İstanbul'dayız

Kartal, İstanbul

Eposta Adresimiz

[email protected]

Telefon Numaramız

0538 843 37 77

Kategori

Kategori arşivi Ceza Hukuku

Türk Ceza Kanunu (TCK) Madde 299 – Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu

1. TCK m. 299 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Tanımı?

Suç: tipik, hukuka aykırı kusurlu harekettir.

Genel hareket suçu TCK m. 125’de düzenlenmiştir. Buna göre mağdurun onur şeref ve haysiyetini rencide edecek şekilde söylemde bulunan veya fiil isnat eden fail cezalandırılmaktadır. Cumhurbaşkanına hakaret suçu ise bu fiillerin doğrudan cumhurbaşkanına işlenmesi halinde vücut bulmaktadır. Suç TCK’da her ne kadar devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar bölümünde yer alsa da düzenleniş şekli itibari ile koruduğu hukuki değer cumhurbaşkanlığı makamı değil doğrudan cumhurbaşkanının şeref ve haysiyetidir.

Suçun tanımına uygun olup olmadığı Anadolu Yakası ceza avukatı ile tespit olunabilir.

2. TCK m.299 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Şartları Nelerdir?

Cumhurbaşkanına hakaret suçu TCK da devlete karşı suçlar kurumunda yer almaktadır. Genel hakaret suçu ise şerefe karşı suçlar bölümünde yer almaktadır. Suç doğrudan doğruya devleti temsil eden gerçek kişiye işlenmektedir. Lakin devletin siyasi yapısı kişiye karşı işlenen hakaret suçuna nazaran daha önemli görülmüş ve bu suç ayrıca düzenlenmiştir.

Hakaret suçu mağdura karşı şeref, haysiyet ve onurunu rencide edecek şekilde söylemde bulunmak veya somut bir fiil isnat etmek suretiyle gerçekleşmektedir. Bu elemlerin doğrudan cumhurbaşkanına karşı işlenmesi halinde ise bu suç oluşmaktadır. Fiilin yüze karşı yahut yoklukta işlenmesi suç bakımından herhangi bir ayrım oluşturmamaktadır. Gıyaben işlenen hakaret suçunun oluşması için failin en az bir kişinin duyabileceği şekilde failin suç fiilini gerçekleştirmesi halinde suç oluşur.

3. TCK m.299 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Unsurları?

Bu suç kapsamında var olan unsurları incelemeden önce suçun koruduğu hukuki değeri tespit etmek isabetli olacaktır. Cumhurbaşkanına hakaret suçu ceza kanunumuzda devlete karşı suçlar suçlar bölümünde yer almaktadır. Cumhurbaşkanı devleti temsil etmektedir. Dolayısı ile bu suçla korunan hukuki değer Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığıdır.

Suçun unsurları tipiklik, hukuka aykırılık ve kusurluluktur. Tipiklik işlenmiş olan fiilin ceza kanununda düzenlenen suçlardan birini ihlal eden fiil olarak tanımlanabilir. Maddi ve manevi unsurlar olmak üzere tasniflenmektedir. Maddi unsurlar hareket, netice, nedensellik bağı, objektif isnadiyet olarak dört farklı kategoride incelenmektedir. Manevi unsurlar ise kast, taksir, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç olarak üç farklı kategoride incelenir.

Bu suçun faili herkes olabilir. Özgü suç niteliği bulunmamaktadır. Özgü suçlar failin yalnız belirli kişiler olabileceği suçlar olarak tanımlanabilir. Suçun konusunu genel hakaret suçunun tipik eylemlerinin doğrudan cumhurbaşkanına işlenmesi ve makamının saygınlığını zedelemesi oluşturmaktadır. Hakaret suçları doğrudan mağdurun kişiliğine karşı işlenmekte olması sebebi ile bu suçun mağduru cumhurbaşkanıdır. Suçun koruduğu hukuki değer makam saygınlığı olmasından mütevellit cumhurbaşkanının temsil ettiği makamda suçun mağduru sayılmalıdır.

Cumhurbaşkanlığına hakaret suçu serbest hareketli bir suçtur. Bu suç doğrudan cumhurbaşkanının kişiliğine karşı işlenmektedir. Dolayısı ile mağdur olan kişi cumhurbaşkanı sıfatını suç işlendiği zamanda kazanmış olmalıdır. Yargıtay’a göre bu sıfat seçimle değil kişinin and içmesiyle başlamaktadır. And içmemiş veya görevi sona eren kişiye karşı işlenen hakaret suçu ise bu kapsamda değil genel hakaret suçu kapmasında değerlendirilmelidir. (CGK 02.04.1990 tarih 84/106 sy karar) Hakaretin tanımı da TCK m.299 da değil genel hakaret suçu olan TCK m. 125 kurumunda düzenlenmektedir. Buna göre hakaret kişinin onur, şeref ve haysiyetini rencide edecek şekilde her türlü söylem, imalı yazı, resim, şarkı ve her nevi nefret belirtisi gösteren fiil olarak gerçekleştirilebilir.

Bu suçun koruduğu değer bakımından devletin saygınlığı ön planda tutulması dolayısı ile fiilin yalnız cumhurbaşkanının görevinden dolayı olması şartı aranmamış geniş yorumlanarak doğrudan kişiliğine karşı yapılan hakaretin de busuça vücut vermesi için yeterli görülmüştür. Ayrıca bu suç çoğunlukla gıyaben işlenmektedir. Gıyaben işlenmesi halinde genel hakaret suçuna göre alan daraltılmış fiili yalnız bir kişinin duyması suç bakımından yeterli görülmüştür. Genel hakaret suçunun gıyaben işlenebilmesi ise fiilin, fail hariç üç kişinin öğrenmesi şartı aranmıştır.

Cumhurbaşkanına hakaret suçunun manevi unsuru ise kasıttır. Fail suçu işlediğini bilmeli ve bu suçu işlemeyi istemelidir.  Suçun herhangi bir saik veya maksatla işlenmesi aranmamaktadır.  Bu nedenle özel bir kast hali yoktur. Genel kastın varlığı suça vücut veren fiil-fail bakımından yeterli görülmüştür.

Suçun hukuk uygun olmasın için ceza kanunun ikinci bölümünde yer alan ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlerin varlığı gerekmektedir. Bu suçun oluşmaması lakin düşüncenin belirtilmesi belli sınırlar dâhilinde kişinin doğal hakkı olan ifade özgürlüğünü temsil etmektedir. İfade özgürlüğünün sınırları iyi belirlenmelidir. Buna göre; eylemin iftira, küfür, müstehcen içerikli söz, yazı, resim, açıklamalar ve hukuk düzenini, toplumun salahiyetini bozan savaş kışkırtıcılığı, ayrımcılık, düşmanlık, şiddet yaratmaya yönelik fiiller Yargıtay uygulamasına göre ifade özgürlüğü kapsamına alınmamakta ve suç sayılarak ceza yaptırımına tabi tutulmaktadır. Yargıtay’ın siyasiler için hakaret suçu uygulaması farklıdır. Siyasiler ve kamuya mal olmuş kişiler diğer insanlara göre eleştirilere daha çok açık olmalılardır. Ancak bu eleştiriler her ne kadar geniş yorumlansa da hakaret düzeyine varmamalıdır. (Yargıtay Kararı- 16. CD.E.2016/4300 K.2017/3529 tarih 23.3.2017)

4. TCK m.299 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunun Cezası Nedir?

a. Suçun Temel Hali

Madde 299:  (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Suçun temel hali hükümdeki gibidir. Suç serbest hareketli bir suçtur. Hakaretin tanımı ise genel hakaret suçunda düzenlenmiştir. Buna göre; ‘’Madde 125 (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (…)45 veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi’ ’olarak tanım yapılmaktadır.

Bu suç özel bir suç olduğu için Kartal ceza avukatı ile sürecin yürütülmesi gerekir.

b. Nitelikli TCK m.299 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Halleri 

Madde 299: (2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.

Ceza kanununda aleniyet madde gerekçelerinde ‘’ fiilin gerçekleştiği koşullar itibari ile belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilir olma ’’ şeklinde tanımlanmıştır. Bu suç kapsamında aleniyet örnekleri çeşitlidir. Fiilin sosyal mecralarda, bir sokakta işlenmesi yani herkese açık herhangi bir platformda gerçekleşmesi aleniyet için yeterli bir kıstas olmaktadır.

c. Daha az cezayı gerektiren haller

Suç kapsamında daha az bir yaptırımla karşılaşılan herhangi bir hal düzenlenmemektedir.

Daha az cezayı gerektiren haller kanunda sayılmıştır. Bunların mahkemeye hatırlatılması Pendik ceza avukatı ile olacaktır.

d. Özel Görünüş

Suçların özel görünüş biçimleri içtima ( TCKm.42), teşebbüs (TCK m.35) ve iştiraktir( TCK m. 37). Teşebbüs, failin fiili işlemek için harekete geçmesi fakat elinde olmayan nedenlerle fiili gerçekleştirememesi olarak tanımlanmaktır. Cumhurbaşkanına hakaret suçunda teşebbüs ise nadir olarak gerçekleşmektedir.  Örneğin hakaret içerikli bir video kaydı alındığında lakin henüz suç teşkil edecek icrai hareketin yani bir kişi dahi duymadan fiil gerçekleştirilememesi halinde teşebbüs mümkün olacaktır.

İştirak fiili ise kanunumuzda azmettiren, yardım eden veya müşterek fail olarak düzenlenmiştir. Bu suç kapsamında her türlü iştirak mümkündür. Hakaret fiilini birlikte gerçekleştirenler müşterek fail olarak cezalandırılacaklardır. Fail fiili kanunda yer alan biçimiyle bir başkasına yaptırması halinde azmettiren olarak sorumlu tutulacaktır. Fiile herhangi bir şekilde örneğin fiilin yayılmasına yardım eden fail ise şerik sıfatıyla sorumu olacaktır.

İçtima bakımından incelenmesi gereken hüküm ise TCK m.41 zincirleme suç kurumudur. Çünkü fail hakaret eylemini farklı zamanlarda birden çok kez işlemesi halinde zincirleme suç hükümleri uygulanmalıdır.

e. TCK m.299 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda İndirim Halleri

Bu suç için herhangi bir indirim hali madde kapsamında düzenlenmemiştir. Genel hükümlere göre indirim halleri koşulların varlığı halinde uygulanabilir.

Cumhurbaşkanına hakaret suçunda indirim hallerinin tespiti için İstanbul ceza avukatı hukuki yardımı alınabilir.

5. TCK m.299 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı

  1. TCK m.299 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda Adli Para Cezasına Çevirme

Adli para cezası kısa süreli hapis cezalarında uygulanan veya hapis cezasıyla birlikte hükmedilen bir yaptırımdır. TCK m. 49 kurumunda adli para cezasının azami sınırı bir yıl olarak düzenlenmiştir.  Cumhurbaşkanına hakaret suçunun azami sınırı bir yıldır. Bu suç için hükmolunan yaptırım adli para cezasına çevrilebilir.

  • TCK m.299 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda Erteleme

Cezanın ertelenmesi ceza kanunumuzda mahkûmiyetin 2 yıl veya daha az süreli olması halinde cezanın infaz kurumunda değil denetimli serbestlik ile tamamlanması mümkün kılınmıştır. Cumhurbaşkanına hakaret suçu için kanunda öngörülen ceza miktarı bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasıdır. Somut olay kapsamında verilen ceza iki yılın altında kaldığı takdirde cezada erteleme söz konusu olabilecektir.

  • TCK m.299 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı

HAGB sanık hakkında verilen cezanın kanundaki koşulların varlığı halinde sanığın belirli bir süre içinde herhangi bir suç işlemediği takdirde; yargılandığı suçu hiç işlememiş gibi sayılması olarak açıklanabilir.

HAGB CMK m. 231 kurumunda düzenlenmiştir. Buna göre; sanık hakkında hükmolunan ceza miktarı 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise sanığın kanun hükmündeki koşulları taşımasıyla beraber mahkemece sanık hakkında HAGB kararı verilebilecektir. Bu karar sanığın rızasına bağlanmıştır.

Cumhurbaşkanına hakaret suçunda koşulların varlığı halinde HABG kararı verilebilecektir.

6. TCK m.299 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda Soruşturma ve Kovuşturma Aşaması

  1. TCK m.299 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda Soruşturma Aşaması

Soruşturma sürecinin başlaması kanunumuzda resen soruşturma aşamasının başlaması ve şikâyet üzerine başlaması olarak iki ayrı kategoriye ayrılmaktadır. Şikâyete tabi suç için o suç özelinde düzenlenen kanun maddesinde özellikle şikâyete tabi olduğu belirtilmelidir.

Kanunda cumhurbaşkanına hakaret suçu için şikâyet düzenlenmemiştir. Bu suç resen soruşturmaya tabi bir suçtur. Cumhuriyet savcısı suçu öğrenir öğrenmez fiilin cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturup oluşturmadığını araştırmalıdır. Basit şüphenin varlığı halinde soruşturma aşamasını başlatır.

  • TCK m.299 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda Kovuşturma Aşaması

Suçların kovuşturulması için Cumhuriyet savcısının soruşturma aşamasını tamamlayıp iddianame hazırlaması ile birlikte başlamaktadır. Cumhurbaşkanına hakaret suçu için TCK m. 299- (3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlanmıştır.Buna göre soruşturma aşaması tamamlanan suçun kovuşturma aşamasına geçilebilmesi için izin koşulu aranmaktadır. Lakin soruşturmanın yapılması için böyle bir koşul yoktur.

7. TCK m.299 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda Şikâyet Süresi, Zamanaşımı, Uzlaşma, Etkin Pişmanlık ve Görevli Mahkeme

  1. TCK m.299 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda şikâyet süresi

Şikâyete tabi suçlarda fiilin öğrenilmesinden itibaren 6 ay içerisinde şikâyetin varlığı ile soruşturma ve kovuşturma gerçekleştirilir. Cumhurbaşkanına hakaret suçu şikâyete tabi bir suç değildir. Ancak genel dava zamanaşımı olan 8 yıl içinde soruşturma ve kovuşturulması yapılmalıdır.

  • TCK m.299 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda Zamanaşımı

Dava zamanaşımı TCK m. 66 kurumunda düzenlenmektedir. Maddeye göre beş yıldan fazla olmayan suçlarda dava zamanaşımı sekiz yıldır. Cumhurbaşkanına hakaret suçu beş yılın altında kaldığı için zamanaşımı süresi sekiz yıldır. Ancak bu suçun basın arayıcılığı ile işlenmesi halinde Basın Kanunu m.26’daki hak düşürücü süreler gözetilmelidir.

  • TCK m.299 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda Uzlaşma

Uzlaşmaya tabi suçlar CMK m. 253 kurumunda sayılmaktadır. Bunlar sınırlı sayıdadır.

Cumhurbaşkanına hakaret suçu bu madde kapsamına alınmamıştır. Uzlaşmaya tabi bir suç değildir.

  •  TCK m.299 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabilmek için kanunda madde kapsamında düzenlenen aleni bir hüküm olması gerekmektedir. Failin işlediği suçtan dolayı verdiği zararları düzeltmek istemesi etkin pişmanlık olarak tanımlanabilir. Bu suç için kanunda etkin pişmanlık hükmü düzenlenmemiştir.

  • TCK m.299 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda Görevli Mahkeme

Görevli mahkemenin tespitinde cezanın üst sınırı önem taşımaktadır. Üst sınırı on yıl ve daha fazla hapis cezası öngörülen suçlar Ağır Ceza Mahkemesinde, bu sınırın altında kalan suçlar Asliye Ceza Mahkemesinde görülmektedir.

Cumhurbaşkanına hakaret suçunun üst sınırı üç yıl olması dolayısıyla görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir.

8. TCK m.299 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda Koruma Tedbirleri, Tutukluluk ve Gözaltı

Gözaltı CMK m.91 kurumunda düzenlenmektedir. Hükme göre cumhurbaşkanına hakaret suçu için gözaltı hükümleri uygulanabilir.

Tutukluluk CMK m. 104 vd. hükümlerinde düzenlenmiştir. Hükme göre Ağır Ceza Mahkemesinin görevine girmeyen suçlarda tutukluluk en çok 1 yıl, görevi içerisindeki suçlarda en çok 2 yıl süreyle tutukluluk uygulanabilir. Bu süre hükmolunan cezadan mahsup edilmektedir. Cumhurbaşkanına hakaret suçu Asliye Ceza Mahkemesinin görevi alanındadır. Buna göre mahkeme en çok bir yıl üreyle tutukluluk kararı verebilecektir.

Türk Ceza Kanunu (TCK) Madde 103 – Çocukların Cinsel İstismarı Suçu

1. TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçu Tanımı?

Suç teorik açıdan baktığımızda tipik, hukuka aykırı ve kusurlu harekettir.

Çocukların cinsel istismarı suçu da teorik suç teorisine uygun olarak düzenlenmiştir. Çocukların cinsel istismarı suçu, Türk Ceza Kanunu’na göre çocuğa karşı işlenebilen ve çocuğun cinsel dokunulmazlığını ihlal eden bir suçtur.

Yazımız konusu suç TCK’nın cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar başlıklı bölümünde düzenlenmiştir.

2. TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçu Şartları Nedir?

Çocukların cinsel istismarı suçu çocuğa karşı yöneltilmiş olmalıdır. Bu yönelme hareketinin cinsel davranışlarla yapılması gerekmektedir. Cinsel davranış çocuğun cinsel yönden istismar edilmesi anlamına gelmektedir.

Şartların oluşup olmadığını İstanbul ceza avukatı hukukî yardımı ile tespit ceza yargılamasına uzman ceza avukatı ile katılmakta yarar olacaktır.

3. TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçu Unsurları?

Çocukların cinsel istismarı suçunun unsurları suçu oluşturan unsurlardır. Yargılamada suçun oluşup oluşmadığı bu unsurların tespitinin incelenmesi neticesinde netleşecektir. İyi bir ceza yargılamasının sonuç doğurabilmesi için somut olayın bu unsurlara göre irdelenmesi ve ortaya konulması gerekmektedir.

Suçun unsurlarının incelemesine geçmeden önce her suçta olduğu gibi suçun getirilmesindeki amaç, suçun koruduğu hukukî değerin ne olduğunu ifade etmek gerekir. Çocukların cinsel istismarı ile korunan hukuki değer çocukların cinsel dokunulmazlığıdır.

Suçun unsurları suçun tanımında olduğu ve sırası ile söylediği gibi incelenir. Yani sırasıyla tipiklik, hukuka aykırılık ve kusurluluk incelenir.

Bir suçun tipik olabilmesi için maddi ve manevi unsurlarının olması gerekir. Maddi unsurlar;

  • Suçun faili: Herkes olabilir. Çocuklar da bu herkesin içinde bulunur. Fail ve mağdur farklı cinsiyetlerden olabileceği gibi aynı cinsiyetten de olabilir.
  • Suçun mağduru: Erkek veya kadın ancak çocuk olabilir. Ceza Kanunu’nda çocuk 18 yaşını doldurmamış kişi olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla çocuk deyiminden tanıma uygun bir durumu çıkarmalıyız. Fakat çocuğun yaşlara göre ayrımı da bu suçun doğması bakımından farklılık göstermektedir.

0-15 yaş arasındaki çocuklar veya 15 yaşını doldurmuş olup da cinsel davranış fiilinin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği bulunmayan çocuğa karşı yönelik cinsel davranış eylemi Çocukların Cinsel İstismarı suçunu oluştururken, 16-18 yaş çocukları için cinsel davranış eyleminin ancak cebir, tehdit, hile veya irade etkileyici başka bir sebeple yapılması halinde TCK m.103 suçu oluşacaktır.

  • Suç fiili, netice ve nedensellik bağı: Fiil her türlü cinsel davranıştır. Sarf edilen fiilin çocuğa karşı yöneltilmiş ve çocuğu istismar edecek düzeyde olması gerekir. Bu suçta cinsel saldırı suçunda olduğu gibi cinsel davranışla vücut dokunulmazlığının ihlal edilmiş olması gerekmemektedir. Cinsel davranış eylemi ile netice bitişiktir. Arada dolayısıyla nedensellik bağını tespit etmek gereken bir hal bulunmayacaktır. Kaldı ki böyle bir durum olursa failin cinsel davranışı ile istismarın doğup doğmadığı genel hükümler uyarınca tespit olunmalıdır.
  • Tipikliğin manevi unsuru ise kasttır. Yani fail bu suçu bilerek ve isteyerek işleyebilir. Olası kasıtla suçun işlenilmesi de mümkündür.  Ayrıca bu suçta neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hali vardır. Mağdur eğer suç sonucu bitkisel hayata girer veya ölürse, fail ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilir.
  • Hukuka aykırılık unsuru bakımından incelemede suçun tipiklik koşullarını sağlaması durumunda bu koşulların hukuka uygun olup olmadığı incelemesi yapılacaktır. Yani failin eylemini hukuka uygun hale getiren bir hukuka uygunluk nedeni var mıdır (?), incelenecektir. 0-15 yaşındaki çocuklar cinsel davranış eylemine rıza gösterseler dahi rızaları kabul görmez ve hukuka aykırılık devam eder. 16-18 yaşındaki çocuklar cinsel davranışa sağlıklı bir rıza göstermişlerse rızaları kabul görür ve tipiklik hukuka uygun hale gelir. Fakat bu yaşındaki çocuklar cinsel ilişki haline uygun bir eylemde bulunurlarsa TCK m.104 Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu gündeme gelecektir.
  • Kusurluluk bakımından genel hükümlere gidilmelidir. Yani kusurluluğa etki edecek akıl hastalığı, yaş küçüklüğü gibi genel hükümlerdeki diğer hususlar uygulama alanı bulursa, kusurluluğu azaltan veya ortadan kaldıran sonuçlar ortaya çıkabilir.

4. TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçunun Cezası Nedir?

a. Suçun Temel Hali

Çocukların Cinsel İstismarı Suçunun temel hali çocuğun cinsel yönden istismar edilmesi halinde 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıdır.  Mağdur 12 yaşını tamamlamamışsa verilecek hapis cezası 10 yıldan az olamaz.

b. Nitelikli TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Halleri

Yazı konusu suçta çokça nitelikli hal bulunmaktadır. Bunlar:

  1. Suç vücuda organ veya sair cisim sokulmak suretiyle işlenmişse hapis cezası 16 yıldan aşağı olmamak üzere hükmolunur. Ayrıca mağdur 12 yaşını tamamlamamışsa hapis cezası 18 yıldan aşağı olamaz.
  2. Suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi durumunda,
  3. Suçun toplu olarak yaşanılması zorunluluğu olan yerlerde işlenmesi durumunda,
  4. Suçun üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığında bulunan kişi tarafından veya üvey anne-baba-kardeş veya evlat edinen tarafından işlenmesi durumunda,
  5. Suçun kamu görevi veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle işlenmesi durumunda,
  6. Suçun vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişilerce işlenmesi durumunda ceza yarı oranında arttırılır. Buradaki kişiler dar değil geniş yorumlanmalıdır. Eğitici ile yalnızca öğretmen değil mağdura kişisel gelişimi için eğitmenlik yapan, hobileri konusunda eğitmenlik yapan kişiler de anlaşılmalıdır.
  7. Suç eğer 15 yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte, fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinden yoksun çocuklara karşı işlenmesi veya suçun yaş grubu bakımından bu çocuklar dışındaki diğer çocuklara karşı cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka nedenle işlenmesi durumunda, ceza yarı oranında arttırılır. 

c. Daha Az Cezayı Gerektiren Haller

Çocuğun cinsel yönden istismar edilmesi sarkıntılık düzeyinde kalmışsa, yani devamlılığı olmayan ama cinsel davranışta bulunulan, cinsel taciz suçundaki boyuttan farklı bir istismar varsa, yaptırım 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasıdır.

Fakat mağdur 12 yaşını tamamlamamışsa ceza 5 yıldan az olamaz.

d. Özel Görünüş

Suçun özel görünüş hallerinden teşebbüs, içtima ve iştirak gündeme gelir.

  • Teşebbüs

Suçun temel hali bakımından failin icra hareketlerine başladıktan sonra elinde olmayan nedenlerle suçu tamamlayamaması halinde teşebbüsten sorumlu olacaktır. Fakat bu suçun icra hareketleri ile neticesinin ayrımı zor olduğundan ötürü teşebbüs ancak bunlar tespit olunursa gündeme gelir.

Mağdurun suç sonucu bitkisel yaşama girmesi veya ölmesi halinde teşebbüs hükümleri uygulanmaz.

  • İçtima

Aynı kişiye yönelik farklı zamanlarda cinsel istismar suçu işlenirse zincirleme suç hükümleri uygulanır. Fail ilk önce sarkıntılık düzeyinde bir istismarda bulunup, daha sonraki zamanda yoğunluğu arttırıp temel cinsel istismar suçunu işlerse somut duruma göre ya zincirleme suç ya da gerçek içtima yani fiil sayısı kadar ceza gündeme gelir.

Fail koşullar oluşmuşsa hem kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (TCK m.109) suçu hem de bu suçtan dolayı ceza alması mümkündür. TCK m.109/5 suçun cinsel amaçla işlenmesini nitelikli hal olarak düzenlemiştir. Bu durum somut olaya göre Kartal ceza avukatı tespiti mümkün olup, değerlendirilecektir.

Bu suç ile kötü muamele suçu (TCK m.232/1) arasında fikri içtima gündeme gelebilir.

Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçuna vücut verecek sonuçları varsa fail ayrıca kasten yaralamadan dolayı cezalandırılabilir.

Suçun çocuk pornografisi halinde olması durumunda failin hem müstehcenlik suçu (TCK m.226/3) hem de TCK m.103 uyarınca cezalandırılması gerekir.

  • İştirak

Cinsel davranışı gerçekleştiren kişi birden fazla ise bunların her biri birlikte fail sayılırlar. Ayrıca çocukla erken yaşta evlilik hallerine rıza gösteren anne ve baba, “eşi” ile cinsel ilişkiye giren fail ile vücuda organ veya sair cisim sokulması ile işlenen suçu bakımından cezalandırılır.

e. TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda İndirim Halleri

Genel hükümlerdeki indirim halleri dışında indirim hali yoktur.

5. TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Kararı

a. TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda Adli Para Cezasına Çevirme

Hapis cezasının adli para cezasına çevrilebilmesi için hükmolunacak olan hapis cezasının azami 1 yıl olması gerekir. Bahsini ettiğimiz suç bakımından bu süre adli para cezasına çevirme koşulundan uzaktır.

b. TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda Erteleme

Erteleme kararının alınabilmesi için hükmolunacak olan hapis cezasının azami 2 yıl, 18 yaşını tamamlamamış ve 65 yaşını bitirmiş failler için ise hapis cezasının azami 3 yıl olması gerekmektedir.

Erteleme kararı TCK m.51 uyarınca verilir. Erteleme kararı sonrasında fail belli bir süre denetime tabi olur. Denetim süresini kanunun öngördüğü ve hâkimin belirlediği hallerde geçiren failin cezası infaz edilmiş sayılır.

Çocukların cinsel istismar suçu bakımından azami ceza süresi koşulunun sağlanması ve hâkimin değerlendirmesi neticesinde erteleme kararına karar verilebilir.

Uzman ceza avukatı hukukî yardımıyla bu kurumun işletilmesi için çalışma yapılabilir.

c. TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Kararı (HAGB)

HAGB kararı verilebilmesi kanunda aranan koşulların yanında belirleyici koşul azami ceza süresidir. Bu süre azami 2 yıldır.

HAGB kararı verilirse belli bir denetim süresi kararlaştırılır. Bu süreyi kanunun ve hâkimin belirlediği şekilde geçiren failin cezası ve tabi hüküm ortadan kalkar, davanın düşmesine karar verilir. Aksi halde hüküm açıklanır ve ceza infaz edilir.  

Çocukların cinsel istismarı suçunda failin aldığı ceza süresi ve diğer koşullar sağlanırsa HAGB kararının verilmesi, failin de görüşleri dikkate alınmak suretiyle mahkeme tarafından değerlendirilecektir. 

6. TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçu Soruşturma ve Kovuşturma Aşaması

a. TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda Soruşturma Aşaması

Soruşturma Cumhuriyet savcısı tarafından yürütülür. Fakat bazı hallerde sulh ceza hakimince, kolluk amirince, kollukça soruşturma yürütülebilir. Fakat fail çocuksa soruşturma bizzat savcı tarafından yürütülecektir.

Savcının soruşturmaya başlaması için kural olarak şikâyet aranmaz fakat fail çocuksa şikâyet aranacaktır.

b. TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda Kovuşturma Aşaması

Cinsel istismar suçunda kovuşturma aşaması mahkemeler eliyle yürütülür. Failin bu aşamada suçlu olup olmadığına karar verilir.

Kural olarak kovuşturma ilk derece mahkemelerinde yürütülür. Karar neticesinde kanun yollarına başvurulabilir. Kovuşturma ceza yargılamasının bel kemiğidir. Beşiktaş ceza avukatı hukukî yardımı alınmasında yarar vardır.

7. TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda Şikâyet Süresi, Zamanaşımı, Uzlaşma, Etkin Pişmanlık ve Görevli Mahkeme

a. TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda Şikâyet Süresi

Çocukların cinsel istismarı suçunda, soruşturma ve kovuşturmanın yapılabilmesi için şikâyet aranmaz. Fakat sarkıntılık düzeyinde kalan suçun faili çocuksa soruşturma ve kovuşturma, mağdurun, velisinin veya vasisinin şikayetine bağlıdır.

Şikâyet süresi failin ve fiilin öğrenildiği tarihten itibaren başlamak üzere 6 aydır. Bu süre şikâyet hakkı olan kişiler bakımından ayrı ayrı işler yani bir diğerinin süresini geçirmiş olması diğerinin süresi bakımından etki doğurmaz.

b. TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda Zamanaşımı

Zamanaşımı iki türlüdür:

  • Dava zamanaşımı

Belirli bir süre içerisinde davanın açılmaması durumunda eğer dava açılırsa bu davanın düşmesine karar verilir. Bu suçun temel halinde dava zamanaşımı temel hal için 15 yıl. Cezanın yarı oranında arttırıldığı nitelikli hallerde dava zamanaşımı 20 yıl. Cezanın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren halinde (TCK m.103/6) dava zamanaşımı 30 yıldır.

  • Ceza zamanaşımı

Belirli bir süre içerisinde davası görülmüş ve cezası hükmolunmuş failin cezasının infaz edilmemesi durumunda ceza zamanaşımına uğrar ve ceza infaz edilmez. Çocukların cinsel istismarı suçunun ceza zamanaşımı temel hal için 20 yıl, cezanın yarı oranında arttırıldığı nitelikli haller için 24 yıl, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası halinde 40 yıldır.

c. TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda Uzlaşma

Çocukların cinsel istismar suçunda uzlaştırma yapılamaz.

d. TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda Etkin Pişmanlık

Çocukların cinsel istismar suçunda etkin pişmanlık hükümleri uygulanmaz.

e. TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda Görevli Mahkeme

Çocukların cinsel istismarı suçunda görevli mahkeme ağır ceza mahkemeleridir.

8. TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçu Koruma Tedbirleri, Tutukluluk ve Gözaltı

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun dördüncü kısmı koruma tedbirlerini hüküm altına alınmıştır.

  • Yakalama,
  • Gözaltı,
  • Tutuklama,
  • Arama ve el koyma,
  • Adli kontrol, iletişim tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması,
  • Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi,
  • Teknik araçlarla izleme, koruma tedbirleridir.

Koruma tedbirleri ölçülü şekilde suçun aydınlatılması için gereken düzeyde işletilmektedir.

Türk Ceza Kanunu (TCK) Madde 102 – Cinsel Saldırı Suçu

1. TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Suçu Tanımı?              

Suçun tipik, hukuka aykırı ve kusurlu bir hareket olduğundan daha önceki yazılarımızda da söz etmiştik.

Suçun genel anlamdaki bu tanımından sonra ele aldığımız cinsel saldırı suçu ise şöyle tanımlanabilir: Cinsel saldırı, cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesidir. Bu ihlalin derecesi Nitelikli TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Halleri başlığı altında incelenecektir.

Bu suç Türk Ceza Kanunu’nun kişilere karşı suçlar başlıklı ikinci kısmında cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar başlıklı altıncı bölümünde düzenlenmiştir.

2. TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Suçu Şartları Nedir?

Cinsel saldırı suçunun oluşabilmesi için, cinsel bir davranışın yani eylemin mağdura yöneltilmesi ve mağdurun vücut dokunulmazlığında bu cinsel davranışla bir ihlalin gerçekleşmesi gerekmektedir.

Yargıtay, vücut dokunulmazlığını ihlal eden cinsel davranışın, cinsel arzuları tatmin etmek amacına yönelik olması gerektiğine dair içtihat geliştirmiştir.

3. TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Suçunun Unsurları?

Cinsel saldırı suçu ile korunan hukukî değer, suçun kanunda düzenlenme yeri ile bağlantılı olarak kişinin cinsel dokunulmazlığıdır.

Suçun tipikliğinin oluşabilmesi için maddi ve manevi unsurunun bulunması, hukuka aykırılığın sabit olabilmesi için hukuka uygunluk nedeninin olmaması, kusurluluğun var olabilmesi için ise kusurluluğa etki edecek bir nedenin olmaması gerekmektedir.

Tipiklik için gerekli maddi unsurlar fail, mağdur, konu, hareket, netice, hareket ile netice arasındaki nedensellik bağı, nedensellik bağının tespitine göre gerekirse objektif isnadiyet şeklindedir. Manevi unsur ise suçun kasten mi taksirle mi işlendiğinin incelenmesi neticesindeki kanaattir. Netice sebebiyle ağırlaşmış suçun manevi unsuru ise kast-taksir kombinasyonu şeklinde kabulü varsayıldığında diğer suçlar gibi manevi unsur incelemesi yapılacaktır. Bu suçun sırf hareket suçu olması nedeniyle neticenin oluşması aranmaz.

Fail herkes olabilir, bu suç özgü suç değildir.

Mağdur herkes olabilir ancak mağdur çocuksa bu suç değil, TCK m.103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçu veya TCK m.104 Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu gündeme gelecektir.

Suçun konusu mağdurun vücut bütünlüğüdür.

Hareket ise mağdurun rızasına aykırı olacak veya rızası olmadan vücut dokunulmazlığın ihlal edilmesidir. Bu hareketle suçun basit hali oluşur. Hareketin sarkıntılık düzeyinde kalması ihtimali bulunmaktadır. Sarkıntılık halinde de mağdurun vücuduna fiziki temasta bulunulmakta fakat bu halde basit halden daha hafif bir durum meydana gelmektedir. Yargıtay’a göre örneğin mağdurun ensesinden, yanaklarından öpmek, özellikle toplu taşıma araçlarında olan mağdura sürtünme hareketleri sarkıntılık düzeyinde kalacak hareketlerdir.

Netice hareket sonucunda meydana gelen durumdur.

Nedensellik bağı ve objektif isnadiyet ise somut olaya göre değerlendirilmek zorundadır, bunlar olmasa maddi unsur oluşmayacaktır.

Suçun manevi unsuru ise kasttır. Yani bu suç ancak kasten işlenebilir. Bu suç bakımından neticesi sebebiyle ağırlaşma hali de bulunmaktadır. Bu durum mağdurun eylem sonucunda bitkisel hayata geçmesi veya ölmesi olarak gündeme gelebilir.

Bu suçta hukuka uygunluk nedenlerinden mağdurun rızasıdır (TCK m.26). Cinsel saldırı suçunda rıza suç için gerekli hareketin gerçeklemesi sırasında var olmalıdır. Çünkü hareketten sonra yapılacak olan hukuken geçerli bir rıza değildir. Hareketin mağdurun rızası dışında gerçekleştirilmesi failin kriminal enerjisinin varlığını göstermektedir. Eğer mağdurun rızası hareketin gerçekleştiği sırada var ise eylem hukuka uygundur. Failin ilgilinin rızası konusunda hataya (TCK m.30) düşmesi gündeme gelebilir. Bu halde hata değerlendirmesi yapılacaktır.

Kusurluluk (TCK m.28,29, 31 vd.) için kanunda öngörülen haller varsa somut olayda bu durumun incelenmesi gerekir.

Suçun unsurları ceza yargılamasında en kritik konudur. Bu konunun uzman İstanbul ceza avukatı hukukî yardımından istifade ederek aydınlatılmasında yarar bulunur.

4. TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Suçunun Cezası Nedir?

a. Suçun Temel Hali

Cinsel saldırı suçunun basit hali oluşursa faile 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası verilir. Eğer suç sarkıntılık düzeyinde kalmışsa ceza 2 yıldan 5 yıla kadar tatbik olunur.

b. Nitelikli TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Halleri

Cinsel saldırı suçunun birden fazla nitelikli hali bulunmaktadır.

Bu suç fiilinin vücuda organ veya sair cisim sokulması suretiyle gerçeklemesi halinde, faile 12 yıldan az olmamak üzere hapis cezası verilir.  Bu eylem eşe karşı gerçekleştirilirse, eşin şikâyeti olmadan soruşturma veya kovuşturma yapılamaz. Bu nitelikli hal halk arasında tecavüz olarak da dile gelmektedir.

Suçun;

a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,

d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,

e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle, işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.

Yani suçun basit halinin veya vücuda organ veya sair cisim sokulması suretiyle gerçekleşen cinsel saldırı suçunda sayılan haller var ise verilecek cezalarda artırıma gidilir.

Suç sonucunda mağdur bitkisel hayata geçmişse faile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.

c. Daha Az Cezayı Gerektiren Haller

Suçun basit halindeki hareketin sarkıntılık düzeyinde kalması durumunda ceza basit hale göre daha az olacaktır.

d. Özel Görünüş

Cinsel saldırı suçu için teşebbüs, iştirak, içtima halleri gündeme gelebilir.

Teşebbüs (TCK m.35): Cinsel saldırı suçu sırf hareket suçu olduğu için hareketin yapılması ile suç meydana gelir. Suçun icra hareketleri kısımlara ayrılabiliyorsa teşebbüsten bahsedilebilir.

İştirak (TCK m.37 vd.): İştirak hükümleri bakımından cinsel saldırı için özel düzenleme bulunmamaktadır. Yerini gösterdiğimiz hükümler aynen tatbik edilir.

İçtima (TCK m.42 vd.): Cinsel saldırı suçunun oluşabilmesinde mağdurun direncinin kırılması için gereken cebrin ve şiddetin kullanılması halinde faile, TCK m.86 Kasten Yaralama Suçu dolayısıyla ayrıca ceza verilmez. Fakat direncin kırılmasından öte ölçü aşılmışsa, ayrıca kasten yaralama suçundan söz edilir. Bununla birlikte fail cinsel saldırı sırasında mağdurun hürriyetine müdahale ettiği ve mağduru kendi hakimiyet alanına soktuğu için TCK m.109 Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu da oluşacaktır ve ayrıca ceza verilecektir. Cinsel saldırı suçu mağdurun konut ve işyerine girilerek gerçekleşmişse TCK m.116 Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu oluşacaktır ve ayrıca ceza verilecektir.

e. TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Suçunda İndirim Halleri

Bu suç için yasada düzenlenen indirim halleri özel olarak bulunmamaktadır. Fakat genel hükümlere indirim halleri bu suç için de geçerlidir.

Uzman ceza avukatlarından hukukî yardım alarak davanın çözümü kolaylaştırılabilir.

5. TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Suçunda Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Kararı

a. TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Suçunda Adli Para Cezasına Çevirme

Cinsel saldırı suçunun cezası hapis cezasıdır. Adli para cezasına çevirme kısa süreli hapis cezaları için seçenek yaptırımlardan biridir. Kısa süreli hapis cezası ise hükmedilen cezanın 1 yıl veya daha az süreli olmasıdır. Cinsel saldırı suçunun cezaları dikkate alındığında hükmedilen ceza kısa süreli hapis cezasından uzaktır. Fakat genel hükümlere göre indirim hallerine göre kısa süreli hapis cezası gündeme gelirse seçenek yaptırım olarak adli para cezası gündeme gelir.

b. TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Suçunda Erteleme

2 yıl ve daha az süreli ceza alanların hapis cezaları ertelenebilir. Eğer fail suçu işlediği sırada 18 yaşını doldurmamış veya 65 yaşını bitirmiş ise 2 yıllık süre yerine 3 yıllık süre aranır.

Erteleme kararı TCK m.51’e göre hâkim tarafından verilir. Erteleme ile 1 yıldan az 3 yıldan fazla olmamak üzere denetim süresi belirlenir. Bu denetim süreci kanunda yazılı şekilde düzenlenir. Denetim süresi içerisinde hâkimin fail için belirlediği yükümlülüklere uygun davranan veya iyi halli olan failin cezası infaz edilmiş sayılır.

Cinsel saldırı suçu adli para cezasına çevirmede olduğu gibi erteleme kararının verilebilmesi bakımından da uzak bir olasılıktır. Adli para cezasına çevirme için söylediğimiz ihtimaller burada da geçerlidir.

c.  Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Kararı (HAGB)

HAGB kararı verilebilmesi sanığın 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası almış olması, daha önceden kasten işlenen bir suçtan mahkûm edilmiş olmaması, mahkemece sanığın yeniden suç işlemeyeceği konusunda kanaat uyanması, suçla meydana gelen zararın giderilmesi gerekmektedir.

Cinsel saldırı suçunun HAGB’ye konu olabilmesi cinsel saldırı için öngörülen ceza dikkate alındığında uzak bir olasılıktır. Fakat eğer koşullar sağlanmışsa HAGB kararı verilebilmesi için sanık rıza göstermelidir.

Karar neticesinde sanık belli bir süre denetime tabi olur. Bu denetim süresi içerisinde sanık kasten bir suç işlemez ve denetim süresinde kendisine yükletilen yükümlülükleri yerine getirirse hüküm ortadan kalkar ve davanın düşmesine karar verilir. Aksi halde karar açıklanır ve ceza infaz edilir.

6. TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Suçu Soruşturma ve Kovuşturma Aşaması

a. TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Suçunda Soruşturma Aşaması

Soruşturma Cumhuriyet Savcısı tarafından yürütülür. Savcı soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olup olmadığına dair karar verir. Fail eğer çocuksa bu durumda soruşturma bizzat Cumhuriyet Savcısı tarafından yürütülecektir.

Soruşturmanın başlayabilmesi için savcı her şekilde suçtan haberdar olabilir. Fakat suçun eşe karşı işlenmesi durumunda eşin şikayetinin arandığı hal saklıdır.

b. TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Suçunda Kovuşturma Aşaması

Kovuşturma mahkeme marifetiyle yapılır. Kovuşturma sırasında failin suçu işleyip işlemediği araştırılır ve nihai karar verilir.

Ayrıksı durumlar saklı kalmak üzere kovuşturma ilk derece mahkemesinde yapılır. İlk derece mahkemesinden sonra verilen karara karşı kanun yollarına başvurulabiliyorsa başvurulur.

Cinsel saldırı suçunda ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararlara karşı kanun yollarına başvurulabilir.

7. TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Suçunda Şikâyet Süresi, Zamanaşımı, Uzlaşma, Etkin Pişmanlık ve Görevli Mahkeme

a. TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Suçunda Şikâyet Süresi

Cinsel saldırı suçu şikâyete tabi bir suç değildir. Fakat cinsel saldırı eyleminin vücuda organ veya sair cisim sokularak eşe karşı işlenmesi durumunda eşin şikâyeti olmadan soruşturma ve kovuşturmaya başlanılamaz.

Eşin şikâyet süresi eylemden itibaren başlamak üzere 6 aydır. Bu süre içerisinde şikâyet edilmezse soruşturma ve kovuşturma yapılamayacaktır.

b. TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Suçunda Zamanaşımı

Suçlarda zamanaşımı dava ve ceza zamanaşımı olacak şekilde iki türlüdür. Dava zamanaşımı sanığın eylemine ilişkin davanın açılabilmesi için öngörülen süre iken ceza zamanaşımı faile yükletilen cezanın infaz edilebilmesi için geçmemiş olması gereken süredir.

Zamanaşımı hesaplanırken cezanın üst sınırı dikkate alınır.

Dava zamanaşımı (TCK m.66-67): Cinsel saldırı suçunun basit halinde cezanın üst sınırı 10 yıldır. Bu hal kapsamında dava zamanaşımı 15 yıldır. Bu suçun nitelikli halinde ise cezanın miktarına göre büyük olasılıkla 15 ayrıksı hallerde de 20 yıllık zamanaşımı uygulanır. Cinsel saldırı suçu nedeniyle mağdurun bitkisel yaşama girmesi neticesinde uygulanacak dava zamanaşımı 30 yıldır.

c. TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Suçunda Uzlaşma

Bu suç uzlaştırma yapılabilecek suçlardan değildir.

d. TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Suçunda Etkin Pişmanlık

Bu suç için etkin pişmanlık hükümleri uygulanmaz.

e. TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Suçunda Görevli Mahkeme

Suçun basit hali ve sarkıntılık halinde görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Diğer hallerde görevli mahkeme ağrı ceza mahkemesidir.

8. TCK Madde 102 Cinsel Saldırı Suçu Koruma Tedbirleri, Tutukluluk ve Gözaltı

Koruma tedbirleri Ceza Muhakemesi Kanunu’nun dördüncü kısmında düzenlenmiştir. Bunlar yakalama, gözaltı, tutuklama, arama ve el koyma, adli kontrol, iletişim tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi ve teknik araçlarla izlemedir.

Bu koruma tedbirleri ölçülü ve durumun gerektirdiği ölçüde cinsel saldırı suçunun aydınlatılması için uygulanır.

Türk Ceza Kanunu Madde 207 Özel Belgede Sahtecilik Suçu

TCK m.207 Özel Belgede Sahtecilik Suçu Tanımı?

Suç: Tipik, hukuka aykırı, kusurlu harekettir.

Belge ceza hukuku açısından: Yazılı, hazırlayanı belli ve içeriği itibari ile hukuki sonuç doğurmaya elverişli, hukuken korunmaya değer düzenleyeni görünen kişi tarafından düzenlenmiş olan belge olarak tanımlanabilir. Özel belge ise; belge vasfını taşıyan ve resmî belgeler dışında kalan yazılı belgelerdir.

Özel belgede sahtecilik suçunun oluşması bir özel belgeyi sahte olarak düzenleme veya değiştirme ve kullanmayla işlenmektedir. Bu suçun icra hareketi kullanmadır.

TCK m.207 Özel Belgede Sahtecilik Suçu Şartları Nedir?

Özel belgede sahtecilik suçu resmî belgede sahtecilik suçuna nazaran koruması daha dar yorumlanmış ve suçun oluşması muhakkak kullanım şartına bağlanmıştır. Suçun icra hareketi kullanma olduğu için fail sahte özel belgeyi hazırlamış olsa dahi kullanma girişiminde bulunmazsa bu suça teşebbüs oluşmayacaktır.  Diğer yandan bu suçun oluşması için kullanılan sahte özel belgenin aldatıcı niteliğinin objektif olarak var olması aranmaktadır.  Zira özel belgedeki sahteciliğin aleni olarak herkes tarafından anlaşılır olması kanunun lafzına aykırı olacaktır. Kanunda bu suçun tanımı yapılırken ‘’ başkalarını aldatacak şekilde ‘’ ibaresinin yer alması aldatmanın varlığını objektif şarta bağlamıştır.

Sahte özel belgenin kullanılmasıyla oluşacak olan zararın varlığı mutlak olarak aranmamaktadır.  Yalnız zarar olasılığının bulunması suçun oluşması için yeterli görülmektedir. Zararın oluşmayacağı kanaati mutlak ise o halde gereksiz sahtecilik gündeme gelecektir.

TCK m.207 Özel Belgede Sahtecilik Suçu Unsurları?

Suçun unsurlarını incelemeden önce bu suç kapsamında korunan hukuki değeri tespit etmemiz gerekmektedir. Özel belgede sahtecilik suçu ceza kanunumuzda kamu barışına karşı suçlar bölümünde yer almaktadır. Bu suç kapsamında korunan hukuki değer kamu güvenidir.

Belge suçlarında söz konusu olan maddi sahtecilik veya fikri sahtecilik olarak karşımıza çıkmaktadır.  Maddi sahtecilik; belgenin düzenleyeni görünen kişi dışında belgenin düzenlenmesi olarak tanımlanabilir. Fikri sahtecilik ise belgenin düzenleyeni ve sahteciliği yapan aynı kişidir fakat içeriği aldatıcıdır. Diğer bir ifadeyle içerik sahteciliği denilebilir. Özel belgede sahtecilik yalnız fikri sahtecilik olarak karşımıza çıkabilir. Zira maddi sahtecilik genellikle kamu görevlisinin işlediği resmî belgede sahtecilik olarak vücut bulmaktadır.

Suçun unsurları tipiklik, hukuka aykırılık ve kusurluluktur. Tipiklik işlenmiş olan fiilin ceza kanununda düzenlenen suçlardan birisi kapsamında olmasıdır. Maddi ve manevi unsurlar olmak üzere tasniflenmektedir. Maddi unsurlar hareket, netice, nedensellik bağı, objektif isnadiyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Manevi unsurlar ise kast, taksir, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu suçun faili herkes olabilir. Özgü suç niteliği taşımamaktadır. Suçun konusunu ceza hukuku bağlamında belge vasfını taşıyan evraklar oluşturmaktadır. Fakat bazı özel belgeler koruduğu hukuki değer bakımından daha önemli görülmüş ve kanunda numerus clausus (sınırlı sayı ilkesi) olarak sayılan özel belgelerin resmî belge niteliği taşıdığı düzenlenmiştir.  Bu belgeler TCK m.210/1 kurumunda yer almaktadır.

Özel belgede sahtecilik suçu seçimlik ve çok hareketli bir suçtur. Kanunda seçimlik hareket; bir özel belgeyi düzenlemek veya gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek olarak tanımlanır. Suçun oluşması için bu iki seçimlik hareketin asıl unsuru ise belgenin kullanılmasıdır. Sahte özel belgeyi bu sahteliği bilerek kullanan fail için ise ayrı bir düzenleme getirilerek TCK m. 207/2’ye bağlanmıştır. Bu bağlamda sahte özel belgenin sahteliğini bilerek kullanma suçu ancak doğrudan kastın varlığı halinde vücut bulacaktır. Buna nazaran TCK m.207/1 kapsamında genel kastın varlığı yeterlidir.

Resmî belgede sahtecilik suçu TCK m 204/2 gereği özgü suçtur. Bu fıkra kapsamında suçun faili yalnız kamu görevlisi olabilir. Ancak kamu görevlisi göreviyle ilgili olmayan sahte belgeyi düzenlemesi ve kullanması halinde özel belgede sahtecilik suçu söz konusu olabilecektir. Resmî belgenin kurucu unsuru eksik düzenlenip kullanılması da özel belgede sahtecilik suçuna vücut verecektir. Buna karşılık sahte özel belge vasıtasıyla gerçeğe aykırı resmî belge düzenlenmesi sonucunda fail resmî belgede sahtecilik suçuna vücut vermiş olacaktır.

Suçun hukuka uygun olması için TCK m. 24 vd. hükümlerinde sayılan hukuka uygunluk sebeplerinin var olması gerekmektedir. Mağdur cebir, tehdit (TCK m. 28) altında suçu işlerse ceza verilmez. Fail cebiri kullanan kişidir.  

Kusurluluk, kişinin kınanacak bir eylemde bulunması olarak tanımlanabilir. Kusurluluğu kaldıran haller TCK m. 31 vd. sayılmıştır. Açıklanan bu durumların varlığı halinde cezada indirime gidilebilir veya hiç ceza verilmez.

TCK m.207 Özel Belgede Sahtecilik Suçunun Cezası Nedir?

a. Suçun Temel Hali

Madde 207: (1) Bir özel belgeyi sahte olarak düzenleyen veya gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren ve kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Suçun temel hali hükümdeki gibidir. Suç seçimlik hareketli bir suçtur. Bu iki seçimlik hareketin müşterek unsuru ise belgeyi kullanmaktır.

b. Nitelikli TCK m.207 Özel Belgede Sahtecilik Suçu Halleri

Madde 207: (2) Bir sahte özel belgeyi bu özelliğini bilerek kullanan kişi de yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

Burada fail sahte özel belgenin sahteliğini bilmeli ve isteyerek kullanmalıdır. Doğrudan kast ile hareket eden fail ilk fıkra hükmüne göre bir yıldan üç yıla kadar cezalandırılacaktır.

Özel belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek

Madde 208:  (1) Gerçek bir özel belgeyi bozan, yok eden veya gizleyen kişi, bir

yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Özel belgeyi yok etmek bir hukuki durumu ortaya koyan belgenin tahrip edilerek veya hakkın kullanılmasını engelleyecek şekilde zarar vermek olarak tanımlanabilir. Özel belgeyi bozmak ise belgenin bu niteliği kazandıran unsurlarını bozmaktır. Özel belgeyi gizlemek fiili ise hukuki durumu ortaya koyan mevcut belgeyi saklamak olarak tanımlanabilir.

c. Daha Az Cezayı Gerektiren Haller

TCK m. 211 daha az cezayı gerektiren hal olarak düzenlenir. Hükme göre suçun bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi gayesi ile işlenmesi halinde suçun temel haline göre daha az bir yaptırımla karşılaşılması düzenlenmektedir.

d. Özel Görünüş

Suçların özel görünüş biçimleri içtima (TCK m.42 vd.), teşebbüs (TCK m.35) ve iştiraktir (TCK m37). Özel belgede sahtecilik suçunda icrai hareketin yapılmasıyla suç tamamlanmaktadır.  Suçun oluşması ve bitimi belgenin kullanılmasıyla gerçekleşir. Ani suç niteliğine haizdir. İcrai hareketin kesilmesi mümkün olan durumlarda teşebbüs söz konusu olabilecektir.

İştirak fiili; azmettiren, yardım eden veya müşterek fail olarak düzenlenmiştir. Bu suç kapsamında her türlü iştirak mümkündür. Sahte özel belgeyi hazırlayan fail bu belgenin sahteliğini bilmeyen bir kişi aracılığı ile kullanması durumunda azmettiren olarak cezalandırılacaktır.

TCK m.212 sahte resmi veya özel belgede sahtecilik suçunda; sahte olan belgenin başka bir suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde gerçek içtima hükümlerinin uygulanmasını düzenlemektedir.  Özel belge kullanılarak başka bir suçun işlenmesi halinde fikri içtima hükümleri söz konusu olur.

e. TCK m.207 Özel Belgede Sahtecilik Suçunda İndirim Halleri

Bu suç kapsamında herhangi bir indirim hali bulunmamaktadır.

TCK m.207 Özel Belgede Sahtecilik Suçunda Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Kararı

a. TCK m.207 Özel Belgede Sahtecilik Suçunda Adli Para Cezasına Çevirme

Adli para cezası kısa süreli hapis cezalarında uygulanan veya hapis cezasıyla birlikte hükmolunan bir yaptırım türüdür. TCK m. 49 kurumunda adli para cezasının azami sınır bir yıl olarak düzenlenmiştir. Özel belgede sahtecilik suçunun alt sınırı bir yıldır. Bu suç için belirlenen yaptırım adli para cezasına çevrilebilir.

b. TCK m.207 Özel Belgede Sahtecilik Suçunda Erteleme

Cezanın ertelenmesi TCK m. 51 kurumunda düzenlenmiştir.  Mahkumiyetin 2 yıl veya daha az süreli olması halinde cezanın infaz kurumunda değil, denetimli serbestlik ile tamamlanması mümkündür. Özel belgede sahtecilik suçu için öngörülen ceza miktarı bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır.  Verilen ceza iki yılın altında kaldığı takdirde cezada erteleme yapılabilecektir.

c. TCK m.207 Özel Belgede Sahtecilik Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Kararı

HAGB kısaca sanık hakkında verilen cezanın belirlenen koşullar altında belirli bir süre içerisinde herhangi bir suç işlemediği takdirde; yargılandığı suçu hiç işlememiş gibi sayılması olarak açıklanabilir.

HAGB CMK m. 231 kurumunda düzenlenmiştir.  Buna göre; Sanık hakkında hükmolunan ceza miktarı 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise sanığın kanun hükmündeki şartları taşıdığı takdirde mahkemece sanık için HAGB kararı verebilir. Bu karar sanığın rızası alınarak verilmelidir.

Özel belgede sahtecilik suçu için sanıkta var olması gereken koşulların oluşması halinde HAGB kararı vermek mümkün olacaktır.

TCK m.207 Özel Belgede Sahtecilik Suçu Soruşturma ve Kovuşturma Aşaması

a. TCK m.207 Özel Belgede Sahtecilik Suçunda Soruşturma Aşaması

Ceza kanununda suçlar soruşturma ve kovuşturma yapılması bakımından şikâyete tabi suç ve resen soruşturması yapılan suçlar iki kategoriden oluşmaktadır.  Şikâyete tabi suçlar kanun maddesinde özellikle yer almalıdır. Kanunda Özel belgede sahtecilik suçu için şikâyet düzenlenmemiştir. Bu suç resen soruşturmaya tabi bir suçtur. Cumhuriyet Savcısı suçu öğrenir öğrenmez işin gereği itibari ile basit şüphenin varlığı halinde soruşturma başlatır.

b. TCK m.207 Özel Belgede Sahtecilik Suçunda Kovuşturma Aşaması

Soruşturmanın dava zamanaşımı içerisinde yapılması ve soruşturma sonucunda yeterli şüphenin varlığı halinde Cumhuriyet Savcısı iddianame hazırlar. İddianamenin kabulü ile kovuşturma aşamasına geçilir.

TCK m.207 Özel Belgede Sahtecilik Suçunda Şikâyet Süresi, Zamanaşımı, Uzlaşma, Etkin Pişmanlık ve Görevli Mahkeme

a. TCK m.207 Özel Belgede Sahtecilik Suçunda Şikâyet Süresi

Şikâyete tabi suçlar eylemin öğrenilmesinden itibaren 6 ay içerisinde şikâyetin varlığı ile soruşturma ve kovuşturması gerçekleşir. Lakin özel belgede sahtecilik suçu şikâyete tabi bir suç niteliğine haiz değildir. Ancak bu suçun resen öğrenilmesi halinde soruşturma ve kovuşturulması dava zamanaşımı olan 8 yıl içinde yapılmalıdır.

b. TCK m.207 Özel Belgede Sahtecilik Suçunda Zamanaşımı

Dava zamanaşımı TCK m. 66 kurumunda düzenlenmektedir. Buna göre; beş yıldan fazla olmayan suçlarda dava zamanaşımı sekiz yıldır. Özel belgede sahtecilik suçu cezası beş yılın altında kaldığı için esas alınan zamanaşımı süresi sekiz yıldır.

c. TCK m.207 Özel Belgede Sahtecilik Suçunda Uzlaşma

Uzlaşmaya tabi suçlar CMK m. 253’te sayılmıştır. Tahdidi niteliğe haizdir.

Özel belgede sahtecilik suçu madde kapsamında olmadığı için uzlaşmaya tabi değildir.

d. TCK m.207 Özel Belgede Sahtecilik Suçunda Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabilmek için söz konusu suç için kanunda aleni bir düzenleme olması gerekmektedir. Etkin pişmanlık failin işlediği suçtan pişman olarak zarar verdiği durumları düzeltmek istemesi olarak açıklanabilir. Bu suç için kanunda etkin pişmanlık hükmü bulunmamaktadır.

e. TCK m.207 Özel Belgede Sahtecilik Suçunda Görevli Mahkeme

Görevli mahkemenin tespitinde cezanın üst sınırı önem taşımaktadır. Üst sınırı on yıl ve daha fazla hapis cezası öngörülen suçlar Ağır Ceza Mahkemesinde, bu sınırın altında kalan yaptırımlar ise Asliye Ceza Mahkemesinin görev alanına girmektedir.  Buna göre;

Özel belgede sahtecilik suçunun üst sınırı üç yıl olması dolayısıyla kovuşturulması Asliye Ceza Mahkemesinde yapılacaktır. 

TCK m.207 Özel Belgede Sahtecilik Suçu Koruma Tedbirleri, Tutukluluk ve Gözaltı

Gözaltı CMK m.91 kurumunda yer almaktadır. Hükme göre özel belgede sahtecilik suçunu işleyen fail ve varsa iştirak edenler için gözaltı hükümleri uygulanabilir.

Tutukluluk CMK m. 101 vd.  Hükümlerinde düzenlenmiştir. Bu hükümlere göre Ağır Ceza Mahkemesinin görevi içerisine girmeyen suçlarda tutukluluk süresi en çok 1 yıl, görevi içerisindeki suçlarda ise en çok 2 yıl olarak tutukluluk uygulanabilir. Özel belgede sahtecilik suçu Asliye Ceza Mahkemesinin görev alanına girmektedir. Buna göre mahkeme en çok 1 yıl tutukluluk kararı verebilecektir.

Bilişim ve İnternet Kullanma Suretiyle Dolandırıcılık

Bilişim ve İnternet Kullanmak Suretiyle Dolandırıcılık ve Cezası

İnternet suretiyle Dolandırıcılık Nedir?

Yaşadığımız bilişim ve teknoloji çağında her geçen gün Bilişim ve İnternet Dolandırıcılığı şeklinde ile işlenen dolandırıcılık suçları da artış göstermektedir. Özellikle internet üzerinden yapılan dolandırıcılık ve kredi ya da banka kartları ile yapılan dolandırıcılık son zamanlarda oldukça artış gösteren suçlardan birisi olmaktadır.

Bilişim ve İnternet Suretiyle Dolandırıcılık Nedir?

İnternet ortamında gerçekleştirilen her harcama ya da internet bankacılığı işlemi iz bırakmaktadır. Kötü niyetli internet kullanıcıları ise bu izleri kullanarak banka hesap bilgilerini ele geçirmesi ve kendi yararına olacak şekilde bu bilgileri kullanmasına bilişim dolandırıcılığı denmektedir. Gerek bankalar gerekse de e-ticaret siteleri bu dolandırıcılığın önlenmesi için sürekli olarak önlemlerini geliştirmesine rağmen ne yazık ki kötü niyetli internet kullanıcıları da yöntemlerini her geçen gün geliştiriyor.

Diğer bir yandan fishing adı verilen yeni bir internet dolandırıcılığı yöntemi de son zamanlarda artan suç çeşitlerinden birisi olmaktadır. Bu suç çeşidine hackerlar internet bankacılığı kullanıcılarının açıklarını kolay bir şekilde tespit etmektedir. Daha sonrasında internet bankacılığı müşterileri ile birlikte hareket ederek internet bankacılığı müşterilerinin kart limitlerini anında doldurmaktadır.

İnternet dolandırıcılığı Türk Ceza Kanunu 158. maddesinde yer alan nitelikli suçların içerisinde yer almaktadır. Bu sebeple de ceza hükümleri bu maddeye göre belirlenmektedir. Bilişim suçlarında hackerların IP numaralarını tespit etmek zaman almaktadır. Ancak kimliklerinin tespit edilmeleri durumunda verdikleri zarar ile orantılı olarak cezaları verilmektedir. Diğer bir yandan bilişim fishing internet dolandırıcılığına göre daha ağır bir şekilde cezalandırılmaktadır.

Banka ve Kredi Kartı Aracılığı İle Dolandırıcılık Cezası

Banka ve kredi kartlarını kötü amaçlı kullanımı da bilişim suçları içerisinde yer almaktadır. Ayrıca bilişim suçları içerisinde en yüksek cezaya sahip olan suç çeşidi olmaktadır. banka dolandırıcılığı 3 farklı çeşitte yapılabilmektedir.

Banka ya da kredi kartları kullanılarak işlenilen dolandırıcılık suçlarının ilki başkasına ait olan kartların başkası tarafından kullanması ya da kullandırılmasıdır. Bunun suç sayılabilmesi için banka ya da kredi kartnın sahibinin kartların kullanılmasında rızasının bulunmaması gerekmektedir. Ayrıca bir başkasının da bu kullanımdan çıkar sağlaması gerekmektedir. Bu çıkar sadece kartı kullanan için değil başka birisi olarak da geçerli olmaktadır. Suça konu olan banka ya da kredi kartlarının sadece fiziksel olarak düşünülmemesi gerekmektedir. İnternet ortamında kullanılması da bu suçun içinde yer almasına neden olmaktadır.

Banka ve kredi kartları ile ilgili bir diğer su. ise sahte bir kartın üretilmesi, satılması veya devredilmesi olmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için suçun işlendiği bir sahte kredi kartının bulunması gerekmektedir. Ayrıca bu sahte kartın bağlı olduğu gerçek bir banka hesabının bulunması gerekmektedir. Eğer sahte kart bir hesaba bağlı değilse o zaman dolandırıcılıktan bahsedilemez.

Son olarak sahte bir kredi veya banka kartının kullanılarak çıkar sağlanması bulunmaktadır. Ancak bu sahte kartların gerçek bir hesap ile eşleşmesine gerek bulunmamaktadır. Bunun yerine sahte kartların fiili işleyen kişilere veya diğer kişilere çıkar sağlaması gerekmektedir.

Banka dolandırıcılığı Türk Ceza Kanunu’nda 4 ile 7 yıl arasında hapis cezası ve 5000 güne kadar para cezası ile cezalandırılmaktadır.

Hesap Kartı kullanmak suretiyle Dolandırıcılık

Hesap kartı kullanmak suretiyle Dolandırıcılık da bilişim suçları içerisinde yer alan suçlardan birisi olmaktadır. Banka hesapları ile bağlantılı olan bu kartların hem internet ortamında kullanılması sayesinde hem de pos cihazlarında ve ATM’ler de kopyalanması sayesinde zarar görmeleri mümkün olmaktadır. Bilişim suçları içerisinde en ağır cezalara sahip olan bankacılık suçlarından birisi olan hesap kartı dolandırıcılığı kanunda 3 farklı şekilde belirlenmiştir. Bunlardan ilki kart ve hesap bilgilerinin ele geçirilen bu bilgilerin kart sahibinin rızası dışında kullanılması ve bu kullanımdan çıkar sağlanması olmaktadır. Bir diğer suç unsuru ise sahte hesap kartlarını kullanılması olmaktadır. Bu yöntemde hesap kartları sahte olarak çoğaltılmaktadır. Ancak bu sahte kartlar hala banka hesabı ile bağlantılı olmaktadır. Son olarak sahte hesap kartlarının varlığından çıkar sağlanmasıdır. Bu durumda sahte hesap kartlarının banka hesapları ile iletişimde olmasına gerek bulunmamaktadır.

Facebook, Instagram ve Twitter kullanmak suretiyle Dolandırıcılık

Instagram, Facebook ya da Twitter Facebook, Instagram ve Twitter kullanmak suretiyle Dolandırıcılık gibi sosyal mecralarda sahte hesaplar kullanarak veya gerçek kişilerin gerçek hesaplarını çalarak hileli fiil ile çıkar sağlaması da bilişim suçları içerisinde yer almaktadır. Sosyal medya platformlarında sahte hesaplar ile kendilerini bir tanıdık olarak gösteren ve para isteyen hesaplar olduğu gibi belirli sahte ürünleri piyasanın son derece altında satan hesaplarda bulunmaktadır. Birçok farklı şekilde sahte hesaplar aracılığı ile çıkar sağlayan bu failler de bilişim suçları içerisinde cezalandırılmaktadır. Bu sebeple de mağdur olunması durumunda en yakın emniyet birimine ya da Cumhuriyet savcılığına başvurulması gerekmektedir.

Kripto Borsa kullanmak suretiyle Dolandırıcılık

Kripto Borsa kullanmak suretiyle Dolandırıcılık tüm dünyada hızla yaygınlaşmaya başlayan suçlar içinde yerini almaktadır. Her geçen gün daha fazla kişinin mağdur olduğu kripto borsa dolandırıcılığı ülkemizde de en çok işlenilen bilişim suçlarından birisi olmaktadır. Ancak ülkemize henüz kripto borsalar ile bir kanuni düzenleme gelmediği için kripto borsa dolandırıcılığı da özel olarak ele alınmamış bir bilişim suçu olmaktadır. Kripto borsa dolandırıcılığı yaptığı tespit edilen failler bilişim suçlusu olarak yargılanmaktadır.

İnsan Ticareti Suçu Cezası

TCK Madde 80 İnsan Ticareti Suçu ve Cezası

İnsan ticareti suçu: Kişi veya kişileri zorla çalıştırmak, fuhuş yaptırmak, hizmet ettirmek veya esarete tâbi etmek ya da vücut organlarının verilmesini sağlamak amacıyla; ikrah, baskı, cebir, şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, yanıltmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını elde etmek suretiyle ülkeye sokulmasını, ülkeden çıkarılmasını, tedarik edilmesini, kaçırılmasını, bir yerden başka bir yere götürülmesini veya sevk edilmesini ya da barındırılmasını içeren harekettir.

Suçun tanımı ile ilgili birçok görüş bulunmakla beraber genel olarak; menfaat elde etmek amacıyla, şiddet kullanmak suretiyle, insanların nakli veya bulunduğu konum üzerinde, üçüncü kişi eli ile tahakküm kurulması ve kontrol edilmesidir.

TCK Madde 80 İnsan Ticareti Suçu Şartları Nedir?

Bu suç kapsamında failin belli amaç(lar)la hareket etmesi gerekmektedir. En nihayetinde maddi menfaat elde etmiş olması aranmaz.

Mağdur veya mağdurların failin eylemlerine karşı rızası bulunmaktadır. Ancak bu rıza ikrah, baskı, cebir, şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, yanıltmak veya kişiler üzerindeki denetim olanakları veya çaresizliklerinden yararlanmak suretiyle alınmıştır. Rızanın böyle bir durumda sağlıklı olması mümkün değildir. Kaldı ki rıza sakat olmasa dahi, suç için gerekli olan amaçlarla hareket edilmesi halinde, rıza hukuken geçerli değildir.

İnsan ticareti suçunu göçmen kaçakçılığı suçundan ayıran en önemli kriter, insan ticareti suçunda alınan rızanın ikrah, cebir, baskı ve şiddet vd. uygulamak suretinde alınmasıdır.

TCK Madde 80 İnsan Ticareti Suçu Unsurları?

Suçun unsurları tipiklik, hukuka aykırılık ve kusurluluktur. Bu üç unsur varsa suç oluşmuştur. Tipiklik maddi ve manevi unsur şeklinde ikiye ayrılır. Maddi unsurlar mağdur, fail, konu, hareket, nedensellik bağı ve duruma nesnel yüklemedir. Manevi unsurlar ise kast, taksir ve duruma göre kast-taksir kombinasyonu olan netice sebebi ile ağırlaşmış suçlardaki özel durumdur.

Unsurlardan önce ceza hukukunun amacı olunan korunan hukuki değer tespit edilmeli ve suç bu değer eksenin ele alınıp yorumlanmalıdır.

Korunan Hukuki Menfaat?

İnsan ticareti suçu ile korunan hukuki değer öncelikle insan onurudur. Bununla birlikte kişinin iradesini özgürce tayin edebilmesi de bir başka korunan değerdir. Kamu düzeni bakımından çeşitli sorunların bu suç ile gelmesinin muhtemelliği dikkate alındığında, bir diğer korunan değer kamu düzenidir.

Bu suçta mağdur ve fail herkes olabilir. Özellikli bir durum bulunmamaktadır.

Kanunda suçun tanımında geçen eylemler ve (ikrah, baskı, cebir, şidddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, yanıltmak veya kişiler üzerindeki denetim olanakları veya çaresizliklerinden yararlanmak suretiyle) araç eylemler suçun konusunu oluşturur.

Tipikliğin maddi unsurları bakımından hareket, özel bir amaç içerisinde araç eylemlerle de birlikte; ülkeye sokma, ülkeden çıkarma, tedarik etme, kaçırma, bir yerden başka bir yere götürme veya sevk etme ya da barındırma şeklinde olmalıdır.

İnsan ticareti suçu hareketi neticesi ile bitişik bir suçtur. Nedensellik bağı da bu sayede kolaylıkla değerlendirilebilir.

Tipikliğin manevi unsurunu incelediğimizde bu suç yalnızca kasten işlenebilen bir suçtur. Ancak burada özel bir kast hali bulunur. Bu da zorla çalıştırma, fuhuş yaptırma, hizmet ettirme veya esarete tâbi etme ya da vücut organlarının verilmesini sağlama amacıyla olacak şekilde kasten işlenebilmesini ifade etmektedir. Özel kast olmasa, kasıtla hareket edilse dahi manevi unsur oluşur.

Hukuka aykırılığın ortadan kalkabilmesi için tipik hareketi hukuka uygun hale getiren nedenlerin varlığı gerekir. Bunlar TCK m.24 vd. hükümlerinde ele alınmıştır. Mağdurun rızası tipik hareketi hukuka uygun hale getiren nedenlerden bir tanesidir. Söz konusu suç için mağdurun rızası hukuka uygunluk nedeni teşkil edemez. Yani rıza olsa da dahi tipik hareket hukuka aykırıdır.

Tipiklik ve hukuka aykırılık oluştuğunda haksızlık oluşmuş sayılır. Eğer kusurluluk bakımından özel bir durum yoksa suç oluşmuş sayılacaktır. Failin yaşın küçük olması, akıl hastası, sağır veya dilsiz olması veya geçici bir nedenle ya da irade dışı alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle suçu işlemiş olması halinde, verilecek olan cezada indirime gidilmesine veya hiç ceza verilmemesine karar verilebilir.

TCK Madde 80 İnsan Ticareti Suçunun Cezası Nedir?

a. Suçun Temel Hali

Suçun temel hali 80. maddenin ilk fıkrasında düzenlendiği gibidir.

Madde 80- Zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak veya esarete tâbi kılmak ya da vücut organlarının verilmesini sağlamak maksadıyla tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını elde etmek suretiyle kişileri ülkeye sokan, ülke dışına çıkaran, tedarik eden, kaçıran, bir yerden başka bir yere götüren veya sevk eden ya da barındıran kimseye sekiz yıldan oniki yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası verilir.

İnsan ticareti suçu maddede sayılan amaçlarla yapılmak üzere ve tehdit, baskı, cebir vd. şeklinde gerçekleştirilen araç eylemler suretiyle, kanunda yazan neticelerin gerçekleşmesi sonucunda oluşmaktadır.      

Söz konusu suçu işleyen faile sekiz yıldan on iki yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası verilir.                                                                                                                                                                                                               

b. Nitelikli TCK Madde 80 İnsan Ticareti Halleri

İnsan ticareti suçu için kanunda nitelikli veya cezayı ağırlaştırıcı hal bulunmamaktadır.

c. Daha Az Cezayı Gerektiren Haller

Söz konusu suç kapsamında daha az cezayı gerektiren özel bir düzenleme yapılmamıştır.

d. Özel Görünüş

Suçun özel görünüş nedenleri bakımından teşebbüs (TCK m.35) hali bu suç için mümkündür. Ancak şöyle ki belli amaçlarla suçun (özel kast hali) işlenmemiş olmasında dahi suç tamamlanmış gibi değerlendirilecektir.

Araç eylemler gerçekleştiği halde, neticesi ile bitişik olan hareketler gerçekleşmezse suç teşebbüs aşamasında kalır. Çünkü icra hareketi sayılan araç eylemler gerçekleştirilmiş ancak netice meydana gelmemiş asıl hareketler sarf edilmemiştir.

Özelliği bakımından icrası devam eder nitelikte; tedarik etme, kaçırma, bir yerden başka bir yere götürme ve sevk etme eylemleri değerlendirildiğinde ise mütemadi suç tartışması yapılacaktır.

İçtima (TCK m.42 vd.)  bakımından bu suç için TCK m.42 bileşik suç hükümler uygulanır. İnsan ticareti suçu için eğer organ ve doku ticareti TCK m.91, işkence (TCK m. 94), eziyet (TCK m. 96), cinsel saldırı (TCK m. 102), çocukların cinsel istismarı (TCK m. 103), cinsel taciz (TCK m. 105) gibi suçlar oluşursa burada gerçek içtima hükümleri uygulanacak, fail her birinden ayrıca cezalandırılacaktır.

İştirak (TCK m.37 vd.)  bakımından, iştirakin her hali insan ticareti suçu için mümkündür.

e. TCK Madde 80 İnsan Ticareti Suçunda İndirim Halleri

İnsan ticareti suçu özelinde indirim hali bulunmamaktadır. Genel hükümlere göre indirim halleri tartışılabilir.

5. TCK Madde 80 İnsan Ticareti Suçunda Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı

a. TCK Madde 80 İnsan Ticareti Suçunda Adli Para Cezasına Çevirme

TCK’da adli para cezası ve hapis cezası olmak üzere iki tür ceza bulunur. Suça yaptırım olarak kimi zaman her iki cezaya, sadece birine veya ikisinden birine olmak üzere seçimlik ceza şeklinde hüküm kurulabilir.

Kısa süreli hapis cezalarında hâkim failin durumuna göre hapis cezasını adli para cezasına çevirebilir. Kasten işlenen suçlarda bir veya daha az süreli hapis cezası alınması halinde kısa süreli hapis cezası gündeme gelir. İnsan ticareti suçunun alt sınırı sekiz yıldır. İndirim nedenleri ile hükmolunan ceza; kısa süreli hapis cezası olmadığı sürece, insan ticareti suçu üzerine hükmolunan hapis cezası adli para cezasına çevrilemez.

b. TCK Madde 80 İnsan Ticareti Suçunda Erteleme

Erteleme kurumu TCK m.51’de düzenlenmiştir. Buna göre iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. İki yıllık süre, suçu işlediği tarih dikkate alınmak üzere, 18 yaşını doldurmamış veya 65 yaşını bitirmemiş kişiler bakımından üç yıl olarak uygulanır.

Hâkim failin pişman olup olmadığını, sosyal durumunu, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmasını göz önünde bulundurarak erteleme kararı verebilir.

İnsan ticareti suçuna istianen verilmiş olan ceza ve tabii fail, kanun hükmündeki şartlar ve bahsi edilen diğer hususları taşıyorsa cezası hakkında erteleme kararı verilebilir.

Erteleme kararı verilmesiyle fail belli bir süre denetime tabi olur. Denetim süresi, kanunun aradığı koşullarda tamamlanırsa ceza infaz edilmiş sayılır.

c. TCK Madde 80 İnsan Ticareti Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Kararı

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kurumu CMK’nın 231.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre:

  • Sanığın 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası ya da adli para cezası almış olması,
  • Daha önceden kasıtlı bir suçtan dolayı mahkûm olunmaması,
  • Mahkemece sanığın kişilik özellikleriyle duruşmadaki tutum, hal ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
  • Suçun işlenmesiyle meydana gelen zararının giderilmesi veya aynen iadesi ya da suçtan önceki hale getirilmesi gerekmektedir. Adli para cezası için de koşullar oluşursa HAGB kararı verilebilir.

HAGB kararı verilebilmesi için sanığın rızası gerekir.

Sanık HAGB sonrasında belli bir süre denetime tabi olur ve denetim süresi içerisinde kendisine yükümlülükler yükletilir. Bu süre içerisinde sanık, kasten bir suç işlemez ve yükümlülüklerini yerine getirirse hüküm ortadan kalkar ve davanın düşmesine dair karar verilir. Aksi halde karar açıklanır ve ceza infaz edilir.

İnsan ticareti suçu için özel HAGB düzenlemesi bulunmamaktadır. Koşullar oluşursa HAGB kararının verilmesi gündeme gelir.

6. TCK Madde 80 İnsan Ticareti Suçu Soruşturma ve Kovuşturma Aşaması

a. TCK Madde 80 İnsan Ticareti Suçunda Soruşturma Aşaması

Soruşturma evresini cumhuriyet savcılığı yürütür. Süreç sırasında kovuşturmaya yer olup olmadığına dair bulgular elde edilmeye çalışılır.

Söz konusu suçun soruşturulması için şikâyetin varlığı gerekmez. Soruşturma makamlarının eylemlerden haberdar edilmesi veya haberdar olması yeterlidir.

Soruşturmaya dava zamanaşımı süresi içerisinde başlanılması gerekmektedir.

b. TCK Madde 80 İnsan Ticareti Suçunda Kovuşturma Aşaması

Kovuşturma soruşturma sonrasındaki bir aşamadır. Cumhuriyet savcısının yaptığı soruşturma neticesinde kamu davasının açılmasına dair vermiş olduğu kararla birlikte iddianame hazırlanır ve kovuşturma aşamasına geçilir.

Kovuşturma mahkeme eli ile yapılır. İnsan ticareti suçu için özel bir kovuşturma biçimi öngörülmemiştir.

Kovuşturma neticesinde mahkeme mahkumiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığına dair karar, güvenlik tedbirine hükmedilmesine ilişkin karar, davanın reddine dair karar, davanın düşmesine dair kararlardan birini verir.

Daha sonrasında istinaf ve temyiz aşamasında da kovuşturma ve soruşturmaya ilişkin incelemeler yapılır.

7. TCK Madde 80 İnsan Ticareti Suçunda Şikâyet Süresi, Zamanaşımı, Uzlaşma, Etkin Pişmanlık ve Görevli Mahkeme

a. TCK Madde 80 İnsan Ticareti Suçunda Şikâyet Süresi

İnsan ticareti suçu şikâyete tabi bir suç değildir. Ancak ilgili makamların soruşturma ve kovuşturma yapabilmesi için suçun işleniş tarihinden başlamak üzere dava zamanaşımı süresinin geçmemiş olması gerekmektedir.

b. TCK Madde 80 Zamanaşımı

Ceza hukukunda zamanaşımı dava ve ceza zamanaşımı şeklinde iki türlüdür. Dava zamanaşımı, ceza davasının belirli bir süre içerisinde açılması gerektiğine vurgu yapmaktadır. Ceza zamanaşımı ise dava neticesinde hükmolunan cezanın belirli bir süre içerisinde infaz edilmesi gerektiğine işaret etmektedir.

Zamanaşımı hesabı yapılırken kanunda öngörülen cezanın üst sınırı dikkate alınır. İnsan ticareti suçunun üst sınırı on iki yıldır.

İnsan ticareti suçunda dava zamanaşımı, TCK m.66 vd. hükmü gereği beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az cezayı gerektiren suçlarda on beş yıl olmak üzere uygulanır. İnsan ticareti suçu işlendiği tarihten itibaren 15 yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar. bu sürenin geçmesi neticesinde dava açılamaz.

İnsan ticareti suçunda hükmolunan ceza, beş yıldan fazla hapis cezalarında yirmi yıl uygulanmak üzere yirmi yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar ve infaz edilemez.

c. TCK Madde 80 İnsan Ticareti Suçunda Uzlaşma

Uzlaşma kurumu CMK’nın 253.vd. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu norma göre soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması hâlinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir.

Uzlaşmanın mümkün olduğu suçlar CMK m.253/1’de düzenleme altına alınmıştır.

suç uzlaşmanın mümkün olduğu suçlardan değildir.

d. TCK Madde 80 Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık failin işlediği suçtan ötürü sonradan samimi bir biçimde ve ilgili normun istediği koşullar nezdinde pişman olmasıdır.

Etkin pişmanlık halinde failin cezasında indirim gündeme gelir. Bahsini ettiğimiz kurumdan faydalanabilmek için ilgili suç için özel olarak etkin pişmanlık hükmünün bulunması gerekmektedir.

İnsan ticareti suçu için etkin pişmanlık düzenlemesi bulunmamaktadır.

e. TCK Madde 80 Görevli Mahkeme

Mahkemelerin görevleri belirlenirken cezanın üst sınırı dikkate alınır. On yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlar ağır ceza mahkemelerince kovuşturulur.

İnsan ticareti suçunun üst sınırı on iki yıldır. Dolayısıyla bu suçun kovuşturulmasında görevli mahkeme ağır ceza mahkemesidir.

8. TCK Madde 80 İnsan Ticareti Suçu Koruma Tedbirleri, Tutukluluk ve Gözaltı

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun dördüncü kısmında (m.90 vd.) koruma tedbirleri düzenlenmiştir. Buna göre yakalama (CMK m.90), gözaltı (CMK m.91 vd.) , tutuklama (CMK m.100 vd.), adli kontrol (CMK m.109 vd.), arama ve el koyma (CMK m.116 vd.), iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması (m.135 vd.), gizli soruşturmacı görevlendirilmesi ve teknik araçlarla izleme (CMK m. 139) yasada sayılan ve düzenlenen koruma tedbirlerindendir.

İnsan ticareti suçu bakımından, şüpheliye karşı insan onur ve hakları göz ardı edilmemek kaydıyla, yukarıdaki koruma tedbirleri yasal mevzuat çerçevesinde ve ölçülü biçimde uygulanabilir.

İdari Para Cezası Nedir

İdari Para Cezası Ne Demektir?

İdari para cezası, idare hukuku mevzuatına ilişkin olup 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ve diğer özel kanunlarda düzenlenmiş olan yaptırım türlerinden bir tanesidir. Kabahatler kanunu cezası olarak bilinen bu ceza türünden cezayı alan kişiler, para cezası ödeme suretiyle cezadan kurtulabilirler. İdari para cezası, ceza hukukuna ilişkin olan adli para cezasından farklı olup, adli sicil kaydına işlenmemektedir. Aynı zamanda adli para cezasından farklı olarak idari para cezasını sadece mahkemeler değil, söz konusu cezayı vermeye yetkili olan idarî kurul, makam veya kamu görevlileri de vermektedir. Bununla birlikte Cumhuriyet savcıları kanunda açık hüküm bulunan hallerde idari para cezası vermeye yetkilidir.

İdari para cezası verilmesi halinde cezaya ilişkin bir tutanak düzenlenir ve bu tutanakta açık şekilde, ceza alanın kimlik bilgileri ve adresi, idari para cezası ödemeye neden olan kabahat fiili, fiilin ispatına yarayacak deliller, karar tarihi ve kararı veren kamu görevlisinin kimlik bilgileri yazılır. İdari para cezası belirlenirken kabahatin haksızlık içeriği ve failin kusur oranı ile failin ekonomik durumu dikkate alınır.

İdari Para Cezası Olup Olmadığının Sorgulama İşlemi Nasıl Yapılır?

İdari para cezası idari yaptırımdır, adli bir yaptırım değildir. İdari para cezası ödeme mecburiyetinde olan kabahatin faili, idari para cezasının olup olmadığını, gerekse elektronik ortamda e-devlet ve ceza ile ilgili kurumun internet sitesi vasıtasıyla gerek fiziki olarak tebligat ile öğrenebilir. Elektronik ortamda idari para cezası sorgulaması aşağıdaki yöntemlerle olabilmektedir:

1. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın İnteraktif Vergi Dairesi internet sitesinden genel olarak Ceza Sorgulama ve Ödeme seçeneği üzerinden sorgulama yapılabilir. Aynı zamanda e-devlet’te Gelir İdaresi Başkanlığı bölümünden de Trafik Para Cezası Borcu Sorgulama ve Ödeme yapılması mümkündür.

2. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün e-devlet’teki uzantısı olan gerçek kişiler için Araç Plakasına Yazılan Ceza Sorgulama bölümünden sorgulama yapılabilir.

3. e-devlet internet sitesinden arama bölümüne vergi, harç ve cezalar yazıldığı taktirde, idari para cezasının ilgili bağlantısı ile kişiye yazılmış idari para cezası olup olmadığının sorgulama işlemi yapılabilmektedir.

Sorgulama işleminin yapılabilmesi için idari para cezası araç plakasına yazılmışsa plaka bilgilerinin, eğer gerçek kişilere yazılmışsa T.C. Kimlik Numarası ve e-devlet’ten sorgulanıyorsa e-devlet şifresi bilgisinin, sorgulama yapılacak ekrana girilmesi gerekmektedir.

İdari Para Cezası Nasıl Ödenir?

İdari para cezasının ödenmesi, söz konusu cezanın hangi kurum tarafından ve neden verildiği ile birlikte değişkenlik göstermektedir. İdari para cezası kabahatin failine tebliğ edildiğinde, cezanın nereye ödeneceğinin bilgisi tebligatta bulunmak zorundadır. Genel olarak idari para cezaları Kaymakamlıklar bünyesinde olan Mal Müdürlükleri’ne ödenir. Genel kural Mal Müdürlükleri’nce tahsil olup özel olarak belirtmek gerekir ki, SGK’nın yazmış olduğu idari para cezaları, SGK, bankalar ve PTT şubeleri tarafından tahsil edilmektedir. Ayrıca mahalli idareler tarafından verilen cezalar, kural olarak kendileri tarafından tahsil edilir. Aynı zamanda bir diğer özel hal ise trafik cezalarıdır.  

Trafik cezaları; vergi daireleri, bankalar ve PTT şubeleri tarafından tahsil edilebilir. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın İnteraktif Vergi Dairesi’nden ödenebilen idari para cezaları, elektronik olarak ödenebilir. Bu ödemeler kredi kartı, banka kartı, yabancı kart, banka hesabı ile yapılabilmektedir. İdari para cezası peşin ödenebileceği gibi; eğer failin ekonomik durumu müsait değilse, cezanın ilk taksitinin peşin ödenmesi halinde, bir yıl içerisinde dört eşit taksitle ödenebilir. Taksitler zamanında ve tam ödenmezse, idari para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir. Bu seçeneklerin yanı sıra kabahati işleyen kişi de rıza verirse, ilgili idari para cezasını veren kamu görevlisi cezayı kesme anında kendisi de cezayı tahsil edebilir.

Kabahatler Kanunu İdari Para Cezasına Nasıl İtiraz Edilir?

İdari para cezası, kabahatin failine tebliğ edildikten veya tefhim edildikten sonra söz konusu idari para cezasına karşı en geç onbeş(15) gün içerisinde Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edilebilir. Eğer sel, deprem, terör eylemleri veya doğal afetler gibi mücbir sebep hali ile itiraz süresi geçirilmişse mücbir sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi(7) gün içerisinde itiraz edilebilir. Ancak idari para cezası ile birlikte mülkiyetin kamuya geçirilmesi cezası hariç olmak üzere idari yargının görev alanına giren bir yaptırım uygulanmışsa altmış(60) gün içerisinde

İdare Mahkemelerine hem idari para cezası için hem de diğer yaptırım için iptal davası açılabilir. İdari para cezasına itirazda genel yetkili mahkeme, kabahatin işlendiği yer mahkemesidir. Başvuru, failin kendisi veya kanuni temsilcisi veya avukatı tarafından dilekçenin görevli ve yetkili mahkemeye verilmesi ile yapılır. Dilekçe iki nüsha olmalıdır. Dilekçede idari para cezası ile ilgili olaylar, açıklamalar, deliller yer almalıdır. Eğer mücbir sebebe dayanarak yedi(7) günlük ek süreden yararlanılıyorsa mücbir sebebin varlığına ilişkin gerekçe ve deliller dilekçede bulunmalıdır.

İdari Para Cezası Peşin Ödeme İndirimi Var Mıdır?

İdari para cezaları belirli koşullar ve kurallar dahilinde taksitle ödenebileceği gibi peşin de ödenebilir. İlgili kişi idari para cezasını onbeş(15) günlük kanun yoluna başvurma süresinin bitiminden önce kanun yoluna başvurmadan peşin olarak öderse cezasından ¼ oranında indirim yapılır. örneğin 2.000,00 TL olan bir idari para cezası peşin ödenirse toplam cezadan ¼ oranında indirim yapılacak ve ceza 1.500,00 TL’ye düşecektir. İdari para cezası peşin ödeme indirimi imkanından yararlanmak için, yalnızca idari para cezasının tebliğ veya tefhim tarihinden itibaren onbeş(15) gün içerisinde, idari para cezasını veren kuruma veya kanun yoluna başvurmadan ilgili tahsil yerine ödemenin yapılması gerekmektedir. indirim imkanından yararlanmak için koşulları sağlamak yeterli olup ayrıca bir dilekçe verilmesi gerekmemektedir.

Ceza Yargılaması

Ceza Yargılaması

Müşteki Sanık İfadesi Ne Anlama Gelir?

Müşteki sanık ifadesinin bir diğer kullanış biçimi mağdur sanıktır. Mağdur bir suç karşısında haksızlığa uğrayan kişi veya katılandır. Sanık ise bir suçu işlediğine dair şüphe bulunan kişidir. Müşteki sanık ise bir suçu işleme şüphesi bulunan kişinin aynı zamanda mağdur olmasıdır. Mağdur olduğunu iddia eden sanık bu iddiasını temellendirmek zorundadır. Kovuşturma esnasında sanık tarafından böyle bir temellendirme yapılması güçlüklerle karşılaşabilmektedir. Dolayısıyla sanığın kendisini müşteki sanık olarak gösterebilmesi için ceza hukuku avukatı ile çalışmasında fayda bulunmaktadır. Ceza avukatı ile çalışma neticesinde müşteki sanık olmanın yanı sıra ceza hukuku avukatının çalışmaları ile maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ile yalnızca müşteki olduğu sonucuna varılabilir.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre avukat, sanık veya şüphelinin avukatı olması halinde ve mağdurun avukatı olması halinde farklı şekillerde adlandırılır. Sanık veya şüpheli avukatına müdafi; suçtan zarar gören, katılan veya malen sorumlu kişi avukatına ise vekil denilmektedir. Müşteki sanığın avukatı müdafi olmaktadır. Zira müşteki sanığın ana statüsü sanıklıktır.

Olası Kast Nedir?

Suçun oluşması için failin suçun işlenmesinde kast veya taksirinin bulunması gerekmektedir. Kast ve taksir suçun manevi unsurunu oluşturur. Kast doğrudan veya olası olacak şekilde iki türlü olabilmektedir.

Kast, suçun bilerek ve isteyerek istenme halidir.

Taksir ise bilinçli veya adi (basit) olarak iki şekilde olabilir. Basit taksir ise öngörülebilmesi muhtemel neticenin, dikkatsiz ve özensiz davranma sonucu meydana gelme halidir. Bilinçli taksir ise failin öngördüğü neticeyi istemeyerek meydana getirmesi söz konusudur. Cezanın belirlenmesinde suçun kastla mı (olası kast-doğrudan kast) taksirle mi (basit taksir-bilinçli taksir) işlendiği önemli bir rol oynamaktadır. Bu konuda tartışmalar en çok suçun olası kastla mı bilinçli taksirle mi işlendiği noktasında toplanmaktadır.

Olası kasıtta da bilinçli taksirde de fail neticeyi öngörmektedir. Bu iki manevi unsuru birbirinden ayıran nokta olası kastta öngörülen netice istenmektedir. Bilinçli taksirde öngörülen netice istenmemektedir. Muhakemesi oldukça zor olan bu husus ceza hukuku avukatının hukukî yardımı ile aydınlatılabilir. Suçun olası kastla işlenmesi halinde, doğrudan kastla işlenmesine göre daha az; bilinçli taksirle işlenmesine göre daha çok ceza belirlenmektedir.

Seçimlik Hareketli Suç Nedir?

Suçun oluşabilmesi için maddi unsurlarından birisi olan hareketin bulunması gerekmektedir. Suç tek hareketli, çok hareketli, serbest hareketli, bağlı hareketli, seçimlik hareketli olarak gerçekleşebilir.

Serbest hareketli suç, kanuni tanımda birden fazla hareketin seçenekli olarak gösterilip bu hareketlerden yalnızca biri ile de olsa suçun tamamlanabilmesidir. Örneğin uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu seçimlik hareketli suçtur.

TCK m.188 Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis ve ikibin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır şeklindedir.

Bu suçun oluşabilmesi için uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri imal etmek veya ithal etmek veya ihraç etmek eylemlerinden yalnızca birinin yapılması suçun oluşabilmesi bakımından yeterlidir. Bu eylemlerin her birinin yapılması halinde yapıldığı kadar suç oluşmamaktadır, birden fazla seçimlik hareket de gerçekleşse tek bir suç oluşmaktadır. Ancak cezanın belirlenmesinde seçimlik hareketlerden kaç tanesinin eyleme dönüştüğünü hâkim dikkate alacak ve fail tarafından birden fazla seçimlik hareket gerçekleşmişse cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşılacaktır.

Hangi Suçlar Adli Para Cezasına Çevrilir?

Ceza hukukunda iki tür ceza yaptırımı öngörülmüştür. Bunlar: Hapis cezası ve adli para cezasıdır. Kimi zaman bu iki ceza türüne (ör. TCK m. 107 Şantaj suçu)İ; kimi zaman bu iki ceza türü seçenek yaptırım olarak öngörülüp, bu iki ceza türünden birine (ör. TCK m. 106 Tehdit suçu); kimi zaman yalnızca hapis cezasına, kimi zaman ise yalnızca adli para cezasına (ör. TCK m. 182 Çevrenin Taksirle Kirletilmesi suçu) hükmolunabilir.

Adli para cezası, idari para cezasının aksine adli sicil kaydına işler. Adli para cezası tam gün hesabı ile kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça en az 5 en fazla 730 gün olacak şekilde, gün karşılığı olarak en az 20 en fazla 100 Türk lirası şeklinde hesap edilir. Önce gün hesap edilir, sonrasında gün karşılığı bedel hesap edilir ve en sonunda gün ile bedelin çarpılması ile adli para cezası sonucuna ulaşılır.

Kasten işlenebilen ve bir yıl veya daha az süreli olan hapis cezaları adli para cezasına çevrilebilir. Taksirle işlenebilen suçlar ceza miktarına bakılmaksızın adli para cezasına çevrilebilir. Adli para cezası ödenmezse bu ceza, hapis cezasına çevrilir ve bu durumda hapsin infazının ertelenmesinin mümkün olmayacağı gibi koşullu salıverilme hükümlerinden de faydalanılamaz.

Adli para cezasının uygulanılabilmesi ve hukukî gerekçelerin yeterli olabilmesi için ceza avukatı ile çalışılmasında fayda bulunmaktadır.

Mağdurun Şikâyetten Vazgeçmesi Cezayı Etkiler Mi?

Kanunda bir suçun soruşturması ve kovuşturulması için şikâyetin varlığı öngörülmüşse, söz konusu suç için şikâyet, soruşturma ve kovuşturma şartıdır. Ceza hukukunda kural olarak re’sen soruşturma ve kovuşturma yapılır. İstisnalar kanunda yazılı olmalıdır.

Şikâyetten vazgeçmenin yapılabilmesi için şikâyete bağlı bir suçun olması gerekmektedir (ör. TCK m.135 “Kişisel Verilerin Kaydedilmesi”, m.136 “Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme veya Ele Geçirme”, m.138 “Verileri Yok Etmeme” suçları.) Ancak şikâyet hakkına sahip olanlar şikâyetten vazgeçebilirler. Şikâyetten vazgeçme ancak hüküm kesinleşinceye kadar yapılabilir. Soruşturma aşamasında ise her aşamada şikâyetten vazgeçilebilir. Soruşturma aşamasında şikâyetten vazgeçme, doğrudan sonuç doğurur ve kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Buna karşılık kovuşturma aşamasında şikâyetten vazgeçmenin sonuç doğurabilmesi için sanığın kabulü gerekmektedir. Vazgeçme, kuşkuya yer vermeyecek şekilde yazılı veya sözlü olarak açık olmalıdır.

Şikâyetten vazgeçme ile soruşturma veya kovuşturma evresi sona erer. Şikâyetten vazgeçme ile dava düşer.

Ceza Yargılaması Soru & Cevap

Ceza Yargılaması Soru & Cevap

Denetimli Serbestlik Nedir?

Denetimli serbestlik ceza hukuku mevzuatı bakımından bir yaptırım türü değildir. Denetimli serbestlik genel olarak hükümlünün cezasının infazını ceza infaz kurumunda değil de sosyal yaşamın içerisinde, yani ceza infaz kurumunun dışarısında geçirmesidir.

30.3.2020 tarihinden sonra işlenen suçlar bakımından, hükümlü iyi halli raporuna sahip olup eğer açık ceza infaz kurumunda ise veya çocuk eğitim evinde bulunuyorsa, koşullu salıverilmesine bir (1) yıldan daha az bir süre kalmışsa, koşullu salıverilme tarihine kadar ceza infaz kurumu idaresinden talep ederek denetimli serbestlik hükümlerinden yararlanabilir. 30.3.2020 tarihinden önce işlenen suçlar bakımından bazı suçlar hariç olmak üzere bir(1) yıllık süre üç(3) yıl olarak uygulanır. Açık ceza infaz kurumunda olma koşullarını tamamlayan ancak iradesi dışında kapalı ceza infaz kurumunda olan hükümlülerde denetimli serbestlik hükümlerinden yararlanabilir. Adli para cezasının ödenmemesi halinde hapis cezasına çevrilen hallerde, ikinci kez tekerrür hükümlerinin uygulanması halinde denetimli serbestlik hükümleri uygulanmaz.

Denetimli serbestlik hükümlerinin uygulanması için tahliye edilen hükümlü tahliye tarihinden itibaren 5 gün içerisinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne başvurmalı ve denetim programına başlamalıdır. Hükümlü denetim süresinde denetim yükümlülüklerine uymazsa ceza infaz kurumuna tekrar girmek zorundadır. Sürecin ceza avukatı vasıtasıyla yürütülmesi hükümlü açısından olumlu sonuçlar sağlamaktadır.

Ağırlaştırılmış Müebbet Nedir?

Ceza avukatının savunma görevini ifa ettiği ceza hukuku mevzuatında: Ağırlaştırılmış müebbet, müebbet ve süreli hapis cezası şeklinde üç çeşit hapis cezası bulunmaktadır. Müebbet hapis cezası hükümlünün yaşamı boyunca sürmektedir. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlünün yaşamı boyunca sürmesine ek olarak daha ağır infaz rejimlerine tabidir. Örneğin hükümlü tek kişilik koğuşta, günde bir saat hava aldırılarak, on beş (15) günde bir olmak üzere bir (1) saati geçmemek üzere eşi, altsoyu, üstsoyu, kardeşleri veya vasisi ile görüşebilir. Ceza infaz kurumundaki diğer hükümlüler ile asgari düzeyde temasta bulundurulur.

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olan hükümlülerine koşullu salıverilme hükümlerinin uygulanabilmesi için genel kural iyi halli olarak en az 30 yıl boyunca infazlarını geçirmiş olmalarıdır. Özel olarak ise, terör ve örgüt suçlarından hükümlü olan ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan hükümlü, iyi halli olarak infazını geçirir ve aradan otuz altı (36) yıl geçerse koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanabilir. Aynı zamanda eğer hükümlü birden fazla kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile bir ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla bir müebbet hapis cezası aldığı taktirde de koşullu salıverilme için gereken süre otuz altı (36) yıl olmalıdır.

Taksirli Suç Nedir?

Suçlar ya taksirle ya da kasıtla işlenir. Kasten işlenen suçlar ise kendi içerisinde doğrudan ve olası kast şeklinde işlenir. Taksirle işlenebilen suçlar ise bilinçli veya basit taksir şeklinde işlenir. Kasıt suçun bilerek ve isteyerek işlenmesidir. Taksirde ise öngörülebilecek neticenin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak öngörülememesi hali mevcuttur. Her suç taksirle işlenemez. Kanunda suçun taksirle işlenebileceği açıkça yazmalıdır.

Bilinçli taksir halinde basit taksirden farklı olarak fail, neticeyi öngörmüş olmasına rağmen neticenin meydana gelmesini istememektedir. Bu halde basit taksirden farklı olarak ceza üçte birden yarısına kadar arttırılır. Failin taksirli hareketinden kaynaklı neticenin cezalandırılması halinde verilecek ceza ile, kişisel veya ailevi durumu bakımından, cezayı gereksiz kılacak derece mağdur oluyorsa faile ceza verilmez. Örneğin çok çocuklu bir annenin yaşamındaki zorluklardan dolayı çocuklara gereken dikkat ve özeni gösterememesi sebebiyle gereken dikkat ve özeni gösteremeyip çocuklar yaralanır veya ölürse somut olaya göre değerlendirilmek kaydıyla anneye ceza verilmez. Bilinçli taksir halinde ise ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir. Taksirli suçlardan dolayı verilen hapis cezasının süresine bakılmadan eğer koşullar sağlanıyorsa, hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir.

Tazyik Hapsi Nedir?

Tazyik hapsi, kişinin kanundan kaynaklandığı yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde uygulanan bir yaptırım türüdür. Tazyik hapsi, zorlama hapsi olarak da bilinmektedir. Tazyik hapsi: İcra ve İflas Kanunu’ndan, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu’ndan ve diğer ilgili kanunlardan kaynaklanabilir. Tazyik hapsi adli sicil kaydına işlemez. Tazyik hapsi kararı için görevli olan mahkeme genel olarak icra ceza mahkemeleridir. Ancak 6284 sayılı kanundan doğan zorlama hapsi için görevli olan mahkeme ise aile mahkemeleridir. Tazyik hapsi için şikâyette bulunulmalıdır. Şikâyetin usul kurallarına uygun olması gerekmektedir. Usul kurallarına uygun bir şikâyetin yapılabilmesi için sürecin icra avukatı ile yürütülmesinde fayda vardır.

Tazyik hapsinin infazı kararın kesinleşmesiyle gerçekleşir. 6284 sayılı yasa gereği verilen tedbir kararlarına aykırılık halinde üç günden on güne kadar, tedbir kararlarının her tekrarından sonra ise on beş günden otuz güne kadar zorlama hapsi uygulanır. Bu süre toplam altı ayı geçemez. İcra ve İflas Kanunu’ndan dolayı tatbik olunan tazyik hapis süreleri nedenlerine göre değişkenlik gösterir. Tazyik hapsine karşı temyiz ve istinaf kanun yolları kapalıdır. Karara karşı ancak itiraz edilebilir. Eğer tüm hukuki yollar tüketildiyse Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılabilir.

İyi Hal İndirimi Nedir?

Faile verilecek cezanın belirlenmesi TCK’nın 61. maddesi ve devamı hükümlerince tatbik olunur. Hâkim cezayı belirlerken kanunda öngörülen aşamaları sırasıyla izlemek ve verdiği kararlarda gerekçelere yer vermek zorundadır. Takdiri indirim nedenleri, iyi hal indirimi olarak da bilinir. Cezanın belirlenmesi aşamasında en değerlendirilen aşama takdiri indirim nedenleridir.

Takdiri indirim nedenleri kanunda açıkça düzenlenmemiştir. Ancak failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri dikkate alınarak değerlendirilme yapılması mümkündür. Örneğin Yargıtay bir kararında, failin soruşturma aşamasında pişman olup sonraki aşamalarda kısmen de olsa suçun açığa çıkmasına yardımcı olduğu halde, faile takdiri indirim nedenlerinin uygulanmamasını bozma nedeni olarak saymıştır (Y16CD, E. 2017/3523, K. 2018/562, T. 19.2.2018). Cezanın belirlenmesinde takdiri indirim nedeni var ise, cezanın belirlenmesi aşamaları bittikten ve ceza son halini aldıktan sonra, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis cezası; müebbet hapis cezası yerine, yirmi beş (25) yıl hapis cezası; diğer cezalar ise altıda bire indirilerek cezaya hükmolunur.

Pendik Ceza Avukatı

Pendik Ceza Avukatı

Pendik ceza avukatı, ceza mahkemelerinde görülmekte olan yargılamalarda müvekkillerini savunan, haksız yere mağduriyet durumunun ortaya çıkmaması için çabalayan ve adil yargılama için çalışan avukatlar olarak öne çıkmaktadır. Türk Ceza Kanunu başta olmak üzere kanunlarda toplumun sıkıntısız bir şekilde yaşamasını düzenlemek amacıyla oluşturulmuştur. Bu düzeni bozan bireylerde Türk Ceza Kanunu’nda belirtilen cezalara çarptırılmaktadır. Söz konusu düzene uyulmaması durumunda ceza davaları açılır. Ceza davalarına bakan avukatlar ise genellikle ceza avukatı olarak tanımlanmaktadır.

En İyi Ceza Avukatı Pendik

Anadolu yakası ceza avukatı söz edilen davaların hukuki şartlar altında devam ettirilmesinde ve mağdur ya da sanığın hukuki haklarını koruma da görev alır. Takdir edersiniz ki her alanın olduğu gibi hukukun da kendine has işleyişi ve dili vardır. Her insan bu işleyiş ve dile hakim olamaz. İşte bu noktada Ceza avukatı Pendik hizmetlerinden yararlanarak herhangi bir olumsuz durumun başınıza gelmesine karşı önlem alabilirsiniz.   

Ceza avukatları hakkında en çok merak edilenlerden birisi de hangi davalarla ilgilendikleri olarak öne çıkıyor. Ceza avukatları pek çok davada görev alabilmektedir. Kısaca tanımlamak gerekirse kanuna aykırı bir eylemden ortaya çıkan sonuçlara bağlı açılan davalarda görev alırlar demek doğru olacaktır. Ayrıca, aslına baktığımız zaman ceza avukatı gibi bir tabir hukuk literatüründe ya da kanunda yer almıyor. Ceza hukuku alanında uzmanlaşmış avukatlar halk arasında ceza avukatı olarak anılıyor.  

Ceza Avukatı Tuzla

Öncelikle savunmadan söz edebilmek için suç ve suçun isnat edildiği bir kişinin olması gerekmektedir. İşte tam olarak bu noktada suç isnadıyla karşı karşıya kalan bireyi savunacak kişi ceza avukatıdır. Pendik ceza avukatı asli görevi mevzuatlara ve kanuna uygun bir şekilde müdafisini en aktif ve etkin biçimde savunmaktır. Savunma, ceza mahkemesinin çok önemli bir parçası olarak kabul edilmektedir. Savunma sayesinde hem gerçek en doğru bir şekilde ortaya çıkartılır hem de şüphelinin temel hukuki hakları güvence altına alınmış olur.

Ceza avukatının görevi kollukta başlarken, kovuşturma evresi tamamlanıncaya dek devam etmektedir. Hatta aleyhe çıkan durum ya da kararlarda da İstinaf ve Yargıtay’a giden yolda rol üstlenmektedir. Savcılık makamı işlenen suça dair, kanıtlarıyla birlikte iddianame hazırlar ve mahkemeye sunar. Savcılığın mahkemeye sunmuş olduğu iddianame kabul edildiği ve herhangi bir eksik görülmediği takdirde dava görülmeye başlanabilir. Bu noktada ceza avukatının iddianamenin tam içeriğini iyi bir şekilde biliyor olması, etkin savunma açısından kritik öneme sahiptir.

Pendik Ceza Avukatı Tavsiye

Günümüzde birçok kişi Anadolu yakası ceza avukatı gibi aramalar yapıyor ve iyi bir ceza avukatı bulmak için çevresinden tavsiyeler alıyor. Ceza davalarında şüphelinin ya da suçlunun iyi bir avukatla çalışması, lehine sonuç alınabilmesi adına son derece önemlidir.

İyi bir ceza avukatı öncelikle suç vasfına özen göstermelidir. Aksi durumda müdafi açısından olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Çünkü savunma yaparken avukatın ilk dikkat etmesi gereken şey savunduğu kişinin hangi suç ya da suçlardan yargılandığı olmalıdır. Bu ayrımın net bir şekilde yapılması, etkin savunmanın temelini oluşturur. Peki, ceza mahkemelerinde davası görülen suçlar neler? İşte ceza davalarının kapsadığı suçlar;

  • Uyuşturucu imal ve ticareti
  • Kasten adam öldürme, taksirle adam öldürme
  • Kasten yaralama, taksirle yaralama
  • Nitelikli dolandırıcılık
  • Cinsel saldırı, cinsel istismar
  • Zimmet
  • Göçmen kaçakçılığı
  • Yağma
  • İhaleye fesat karıştırma
  • Parada sahtecilik
  • Bilişim suçları
  • Anayasal düzene, devletin güvenliğine, devlet sırlarına ve milli savunmaya karşı işlenen suçlar
  • Resmi belgede sahtecilik
  • Hürriyete karşı suçlar
  • Vücut dokunulmazlığını ihlal
  • Özel hayata karşı suçlar
  • Genel ahlaka karşı suçlar
  • Özel mülkiyete karşı suçlar
  • Şeref ve onura karşı suçlar

Ceza Avukatı Pendik

Anadolu yakası ceza avukatı yukarıda saydığımız ceza davası konuları da dahil olmak üzere ceza hukuku alanına giren tüm davalarda görev alabilmektedir. Bir ceza avukatıyla çalışmanın suçlu ya da şüpheli açısından birçok faydası bulunmaktadır. Öncelikle hukuk herkesin anlayacağı bir konu olmamakla birlikte hukuksal sorunlarda uzman yardımı gerekir. Ceza avukatları, ceza hukukunda uzmanlaşmış kişiler olup ceza davalarının işleyişini çok iyi bilmektedir. Bu sayede davanızın takibi çok daha kolay bir şekilde yapılır. Özellikle de soruşturma evresinde ceza avukatının önemi çok büyüktür. Emniyet ve savcılık tarafından yapılan soruşturma işlemlerinde şüpheli ya da suçlunun ifadesinin alınması gibi aşamalarda kesinlikle bir ceza avukatının bulunması gereklidir. Ceza avukatları ifade sırasında müdafilerinin haklarını koruyacak, ifade esnasında bedensel ve ruhsal müdahale gibi hukuk dışı uygulamaların yapılmasına engel olacaktır. Bu sayede şüpheli ya da suçlunun temel hukuki hakları net bir şekilde korunacak ve maddi gerçeğe ulaşmak daha kolay hale gelecektir. Ceza davaları da dahil olmak üzere adil yargılamanın gerçekleşmesi için bir avukattan yardım almak şarttır.

Pendik Ceza Avukatı Ücreti

Pendik ceza avukatı ücreti konusunda herhangi net bir ücretin varlığından söz etmek mümkün değildir. Çünkü ceza davaları oldukça geniş konulara sahip olup, davalar arasında büyük farklılıklardan söz etmek mümkündür. Ceza avukatının alacağı ücret davanın boyutu, niteliği gibi esaslar doğrultusunda değişiklik göstermektedir. Dava süresi, soruşturma gibi aşamalar esnasında avukatın üstüne düşen görevler gibi etmenler; fiyatın belirlenmesi üzerinde en önemli unsurlar olarak göze çarpıyor.

Ayrıca ceza avukatlığı ücretlerinin diğer avukatlık hizmetlerine göre nispeten daha maliyetli olduğunu söylemekte mümkün. Çünkü ceza davalarında avukatın görevi, diğer davalara göre çok daha geniştir. Ceza avukatları, emniyet ve savcılık soruşturmaları başta olmak üzere iddianame aleyhinde delil toplanması gibi birçok işi yerine getirirler. Ayrıca dava süresi olarak da diğer davalara oranla daha uzun bir süreçtir. Ek olarak, barolar tarafından ceza davaları için belirlenmiş kesin bir ücret bulunmamaktadır.

Don`t copy text!